suyun gölgesine yaslanan
boynu bükük nilüferdiniz
yosunlu soluğunuzda yağmur sesi
incinen nefesinizle kederi alnından öptünüz
hayat
bazılarına kürk
bazılarına hüzün yamalı yelek giydirirken
kursağınızda kaldı çocuksu sevinciniz
kirlenmemiş
el değmemiş hayalleri kentin karanlığına terk ettiniz
susuşunuzdaki çığlığı rüzgar örterken
eşiğinize düşen ç i l e yi parmağınıza doladı kader
g a r i p olan siz miydiniz!
ekmek buğusunu ana kokusu gibi içinize çektiniz
yitik yarınların ardına düşerken
katline ferman verildi şafak kan ağlarken
bir tükenişin öyküsünü yazdı takvimler
ümit ilmek ilmek söküldü
ne avazı duyuldu kentin
ne de mevsimlerin…
dirseği hüzün yamalı sabilerse
hep ebeydiler duvarlara dönük yüzleriyle
sobeleyemediler mavileri...
önce sevinçlerini yitirdiler sancılar içinde
bilyeleriyle birlikte
umuda uçan uçurtmaların ipini cüceler kesti
hayat sillesiyle dört bir yana savruldu her biri...
şimdi uzak diyarlardan gelen kar sesi üşütür(mü) içimizi
çaresizlik ayazı alev ağacına dönüşürken
sormaz mı bedelini
ebedi mührün maliki!
Kayıt Tarihi : 18.4.2010 19:35:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!