Hisler bulvarındayım, yüreğimde penguen bir sevda. Düşlerim buzul tuvale seni  çizer. Hangi sıcaklığın eritir  bu çizimleri bilmiyorum.
Hızlı geçiyor burada sensizlik.Gülün gözlerinden kıpkızıl sevdalara taranıyorum. Suskunluk hüzünlü bir veda  gibi ibrişim serper alınganlıklara. Bir bülbül korosu Kurdi Hicaz   derdimden  seni çalıyorlar.
“Aşk  Aslında Çok Özel Birinin Gelip Yarana Dokunmasıdır”
Büyümek dedikleri aslında hep bu korkunç boşlukta hep üşümektir  hep üşümektir”
Bu nakaratların dilinde aşka müptela özlemin  üşür,ruhun  sıvılaşır,akar kimyasal bir yasa.Bu yasların yaralarımı piminde.Bir yağmur yağmasa  infilak edecek sana olan  bağıllarım bilesin. Her yara kurumaz  bu da gerçek. Yaralı aşık özüyle buluştuktan sonra boşluğa düşmesi ölümle  özdeş bir duygu.O eski boşluk örtmeye başlar hoşluğu bir yara sızı süzer  her yerini kalırsın  boşlukta. Bayatlanmış   gidişler,sağır  unutkanlıklar   lal korkular  ertelenen düşler  buzlaşmış uzlaşmalar  hırslar  basit hesaplar örter belki; ama senden uzak kalışın kalıntıları  örtemez ki…
-Neden üşütür  sevgi  mevsimim söyle?
-Neden taşıyor başını  koyduğun göğsümden binlerce deniz?
 
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta