KOŞMA – 5
Sevdiğim güzelin eladır gözü,
Ayın on dördüne benziyor yüzü,
Anlıma yazılmış bir kara yazı,
O ela gözlünün esiri oldum.
KOŞMA - 3
Yar senin derdinden olmuşum viran,
Ah ettikçe güzel, sızlıyor yarem,
Ben mecnun olmuşum sen bir yasemen,
Zamansız gelmişim dünyaya,
Belkide ben geç kalmışım,
Sevginin olmadığı yerde.
Geceleri elektriğin olmadığı,
Gaz lambasının aydınlattığı evde.
SEMAİ – 2
Ağaçlarda yeşil yaprak,
Fanilerle doldu toprak,
Aşk dediğin yarım taslak,
Devasız dertlere benzer.
KÖYÜMÜN GÜZELİ
Benim doğduğum köyde yerler çamur içindedir.
Yollarında kaldırımlar yoktur ezelden,
Parke taşta döşeli değildir,Üzerinde yürüsen.
Daracık. uzayıp giden, sokaklarında.
EMİRDAĞIMIZ
Kazamızı tanıtayım sizlere,
Yayla misalidir gören gözlere,
Dikkat edin sıralanmiş sözlere,
Görmeğe değer ki Emirdağ'ımız.
BİZİM KARILARIMIZ
Sevgiliyken arkadaştı,
Evlendi adı oldu bizim karı.
Ağaya verdiler onu,
Onlar asla yan gelip yatmadılar,
Dev gibi gövdelerini siper yaptılar.
Vatan toprağına sele serpe uzanıp,
Kanlarını bu ecdat toprağına kattılar.
Analarını da alıp gittiler cepheye,
Dolmadır Anadolu’mda verandanın adı,
Otururdu her sabah ihtiyar dolmada,
İç çekerek hüzünle seyrederdi kuru avluyu.
Avlu kuru avlu boş yok güzellik,
Ne bir gül ne çimen ne çiçeklik,
Canlanır hayalinde istediği yeşillik,
Hüzünlenir kurak ve bakımsızlığına avlunun.
Bir tarafta kendi çocuğu yanında oğlundan torunu,
Oynarlar bu kurak ve boş avluda.
Yine hüzünlenir adam bakar onların geleceğine,
Yoktur hiç ümit yeşersin bu çoraklık,
Sıkıntıdan olsa gerek ter basar adamı,
Beklentisi yok ki gelecekten umut bağlasın.
Ruhu sıkılı paylaşmak gerekir birileri ile,
Yalnızlığı uzak kılmak için yarene dosta,
Gözleri dolar ağlamaklı dolmadaki koltuğunda,
Ne ahbabı kalmıştır ne de dertleşeceği yoldaşı,
Hepside fani olup terk eylemişler dünyayı.
Oğlu ve torunu oynaşır boş avluda,
Paylaşmak için geleceği anısında sessizce,
Pekte parlak görmez sonucu seyreyler sessizce.
Su çeken kadının çığrıktan çıkardığı gıcırtısı,
Uyandırır adamı hayal aleminden,
Çeker içini derin bir ah ile siler mendili ile,
Kuruyan gözlerindeki umutsuzluk yaşını.
Senelerin acıları omuzlarında yük gibidir,
Yaşlı köhne hatıralarına gebe gibi,
Ona da babadan mirastır bu boş ve kurak avlu,
Baktıkça dolmadan bu virane avluya,
Geçmişi görür canlanır iyi ve kötü günleri.
Kendiside miras bırakacaktır oynayan iki küçüğe,
Yine dalar eskilere böyle gelmiş böyle gitmemeli,
Doldurmalı içini yeşertmeli avluyu,
Uyarmalı gençleri kararmasın içleri.
Babam oturmuş ben devam ettiriyorum bu adeti,
Değiştirmeli bu düzeni bu zihniyeti.
Durmuş Karabağlı
Yeniköy-1985
HİÇ SORMA
Hiç sorma sevdiğimi,
Sevmezsen anlamazsın.
Sevenler anlar bilesin,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!