Dünüyle barışmayan yarınını tanıyamaz derler
Peki dününden aldığı dersleri yarayı kini ve binlerce duyguyu nasıl affeder?
Bembeyaz bir sayfa gibi dünyaya gelir insanoğlu
Onu karalayanı bir hiçmiş gibi parçalayan anıları nasıl affeder?
Soruyorum kendime;
Dünüm olmasaydı nasıl olurdu diye,
Bir parçam dün de senin, yarın da diye fısıldar
Diğer bir parçam yok say dünü ve dünleşecek yarını diye
İnsanlığım, vicdanım dünümden mirastır bilirim
Yine de acımasızca gözlerini gözlerime dikmiş acılar da orada
Ha bir de dünde bırakmak istememe rağmen..
Ruhuma dikilip benimle yarınıma gelmek isteyen nefretim var
İnsanlara, bencilliğe, en çok da kendime nefretim
Küçük bir kapıdan eski bir ben beliriyor ansızın
Bana acıyan bir ben
Kendimi korumam için nice savaşlar verip mağlup olan.
Bir kaçış noktası aradım yıllarca
Önce toy davranıp insanlara güvendim
Sırtıma hançer alıp olduğum yere battım
Defalarca denedim
Sonra bulutlara, gezegenlere sardım ruhumu
Buradan görünür, ama burada olmaktan çok uzak yerlere
Dokunabilirmiş gibi uzattım elimi
Hayal ettim...
Tutunup kaçabildiğimi, varlığımı bu yerden silebildiğimi
Başaramadığımı bir yerlerde hep bildim
Ama insan,biraz rahat soluklanmak için hasta olmayı da yeğliyor
Hastalık diyorlar, şizofreni diyorlar
Belki de hasta insanlardan kaçmak isteyen ince ruhların tek kurtuluşu olan duyguya..
Bırakmak kelimesi gerçek oralarda
O kelimeye sımsıkı sarılıp, gerekirse kendini bile bırakabiliyorsun
Buralar yalan biz gibilere
Artık dünleşecek yarınları da bıraktım sonsuz okyanusa
Biraz huzur gerek ruhumdaki çöle
Başarılar diledim kin duyduğum kendime
İlk ve son kez..
Zeynep Oruç
Kayıt Tarihi : 19.11.2025 15:20:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!