Doğduğun kış günü güneş parladı
Melektin Rabbimin bize yolladığı
Aylarca özlemle yolun gözlendi
Hoş geldin bebeğim kucağımıza
Ne ara büyüdün sanki dün gibi
Küçücük tohumlar, büyük doğumlara gebe
Çatlatıyorlar da toprağı, yorulmaksızın
Vurgun yüreğim, hesapsız ölüme göçebe
Kaçıp gidiyor zaman, aşka tutulmaksızın
Meçhule giden, uzunca ve karışık bir yol
Gönül ırmağından sular akmıyor
Çağlayan pınarlar kurumuş artık
İnsanın aç gözü doymak bilmiyor
Hak ile adalet kaybolmuş artık
İnsan eğrinin peşine düşmüşte
Beni üzsen de hiç kızamam inan
Bambaşka bir aşkla meftunum sana
Gönlümde bir ateş olsa da yanan
Bambaşka bir aşkla meftunum sana
Bir güneş gibi kaybolsan da gece
Madem çekip gideceksek
Hiç yaşamamış gibi
Bugün gitsek yarın gitsek ne çıkar
Kurumuş bir ırmak yatağı gibi
Çürüse kemiklerimiz ne çıkar
Bazen bir sel gelir etrafı yıkar
Nedir bu arzu, hırs, gayret ve öfke
Ölüm de var biliyorsun değil mi?
Senin olsa bütün mal, mülk ve ülke
Gireceğin kara toprak değil mi?
Hak, hukuk, adalet nedir bilmezsin
Bir ekim günü dünyaya geldiğinde
Hazandı mevsim, anı yaza çevirdin
Dünyalar bizim olurdu güldüğünde
Babalık denen şeyi bana bildirdin
Hep düşerdin peşime çıkarken evden
Ben bilemem iyisini
Sen ki bilirsin hepsini
Hesap etmem gerisini
Sana dayandım Allah’ım
Yakın edip uzakları
Sen yanımdaysan ben inan
Demet demet gül olurum
Sigaram olur tek yanan
Petek petek bal olurum
Yanımdan geçemez hüzün
Hesapsızca sevmiştim vefasız seni
Hem de öyle böyle değil
Sana aldanmışım pişmanım şimdi
Hem de öyle böyle değil
Vazgeçmek de neydi kolayca çekip gittin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!