Kimse bilmez
bir cemre de insanın içine düşer.
Ne göğe, ne toprağa,
ne de suya…
Sadece kalbine.
Adını koyamazsın,
ama hissedersin
bir sızıdan bir ışıltı doğduğunu.
Suskunluğun en koyusunda
bir ısınma başlar önce,
kendine dokunursun
utangaç bir çocuğun
kendi tenine dokunduğu gibi.
Yavaşça çözülür içindeki buzlar,
bir bakışın altında ezilen yıllar
kalkar sırtından,
affedersin…
kendini,
seni yarı yolda bırakan seni.
Çünkü bu dördüncü cemre
ne bir mevsimle gelir,
ne bir takvimle gider.
Bu, içinin takviminde
ilk kez
"şimdi" yazan gündür.
Ne geçmiş ağır gelir artık,
ne gelecek korkutur.
Bir boşlukla barışır insan,
çünkü anlar ki:
içindeki en derin kış
bir bahara gebe.
Ve işte o an,
bahar dışarıda değil artık
bahar sensin.
Artık sustuklarınla konuşabiliyorsan
anlam kazanır sessizlik.
Bir yarayı adını anmadan
sevebiliyorsan eğer,
o zaman içindeki çocuk
ilk defa kendini duyar.
Ne bir tebessüm eksik kalır yüzünden,
ne de bir hüzün fazlalık olur kalbinde.
Hepsi seninle tamam olur;
eksiklerinle barıştıkça
bütünleşirsin.
Ve bir gün fark edersin:
kimseden duymadığın sözleri
kendine sen söylüyorsun artık.
Ve en çok o sözlerle
iyileşiyorsun.
Çünkü dördüncü cemre,
bir şiir gibi düşer insana.
Ne duyulur ne görülür
yalnızca hissedilir.
Ve insan
ilk kez
kendine iyi gelir.
S.GÖL
Kayıt Tarihi : 25.7.2025 12:42:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!