Ayrıldık işte
Bitti
Yağmurlar içiyorum
Ben de dipdiri bir enkaz yığını kaldı
Gözüm gibi baktığım
Saçsam dağılacak dört bir tarafa zaman bana lazım
Yağmur düşerken şehrin caddelerine
İçimi doldururum türlü türlü senlerle
Bu şehir sen kokar toprak kokusunu beklerken sesin düşer
Ellerim en ağır işciler beni en iyi onlar bilirler
İstanbulum ol benim sanadır susuzluğum
Kurudu dudaklarım
Örüyor ayrılık ağlarını kabuk bağladı yaralarım incilerim dökülüyor
Döküyorum maviye!
Gece karanlık
Bana bir İstanbul tangosu çal sol yanım yalnızlık düş omuzlarıma
Şimdi sen bitmemiş şarkılarımın tamamlanmamış nakaratı
Ben yazmadığın şiirlerin kırmızı başlıklı kızı
Gölgene sözüm yok
Ne sen bende kalmayı becerecek kadar yürekli
Ne de ben senden kaçıp kurtulmayı göze alacak kadar yürekli
Taşınalım şimdiki zamanlardan gelecek zamanlara
Ne mutlu sana aşk olana
Kokun senden önce gelir bu şehre
Düşer toprağa cemre
Kalkar zemheri örtü bir sonraki bahara
Dilrubam
Yine çöküyor sigaramın ucuna dumanı sen kokan mor yalnızlıklar
Sana öyle hasretim bana dudaklarını gönderir misin?
Fakir bir ayrılık giyiniyorum senden yoksun özlemlerimi saklayarak
Bir tek sen gitme diyerek yuttuğum cümleler boğuyor beni
Ben böyle deli divane olacak kadın değildim sen misin yokluğun mu
TUT BENİ SEN BEN DE BİTMEDEN
Düşersem tut beni
Tutunayım saçaklarına kalanlar gidenlerin yerini alır mı yar
Ay düşer pencereme
Uçasım gelir kanatlanıp sana
Senin şehrine dolu dizgin
Öperim senin şehrine konan beyaz melekleri
Bir gemi kalkar
Usul usul bu limandan
Islak kaldırımlar çok ıslak
Vuruyor tenime akşamdan kalma doğurduğum piç gülüşler
Şimdi gitmek zamanı hoşçakal gece ay karanlık
Yorgunum!
Dokunmayın sere serpe yayılmak var yatağıma yorganıma
Küçüğüm ben büyümem gerek
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!