Ben derin deniz balıklarının yüzüşünde kör dalgın
yosunlara sürünen karnımın arıklığı içinde onların
rengini bilemeden
Karanlığın içinde yukarının ışığını unutmuşçasına unutmamışçasına
arar bulur yitirirken maviyi bir daha
bulamayacakmışçasına yitirmiş
Gözlerimizin yanından yanlarından akan soğukları serinleri
ısınmaz sanıp ağzımı loş sulara boş sulara diri etlere saplanan
dişlerime kal etmiş
Usta dalgıçların serptikleri gök taşlarını zümrütleri yakutları
kırallarını eğlendirmek için dalıp ciğerlerini
kusasıya kovaladıklarında
can taşlarını onlardan önce bulup kapan ciğerlerini daha kolay
kusmaları için derine daha derine kendi sularımın
karanlığına çeken
Soğuğun tükenmeyeceğini ışığın çekildiğini diplere
hiçbir zaman erişemeyeceğini sanan ben birden
bir çukurdan
Ağan maviyi gördüm kara değil boz değil yeşil bile değil
susuz bitkisiz doruksuz maviyi ısınan suların içinden
unuttum
her şeyi suyun yüzü olduğunu mavinin güneşe karıştığı yerde
başka mavilerle birleştiğini suyun
ısındığı yerde
unuttum yokoldu onlar dip suları ısınmaz artık
bir yerde herşey bitti mavide yaşıyoruz
Ben derin deniz balıklarının yüzüşünde kör dalgın
maviyle çarpıştığımız mavileştiğim balıklaştığı
körlüğümüzün aydınlandığı
yerde.
Kayıt Tarihi : 16.8.2002 16:41:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Boğazımdan göğsüme
Bir harfin kayganlığıyla
İnen tedirginlik
Yalandır gırtlağımda
Bir nefesin yeşillendiği
Meşhur mavilere
Kadavra parçaları atan
Meçhul bir periyim aslında
Dökme saçlardan sobalarda ısıtılmış
Buğulu bir telaşa giydirilmiştir
Pullarımın parlaklığı
Ahengim sorguya açık
Hüznüm yargıya
Hiç kimse emin değil
dürüstlüğümden
Denizi yakamozlayan
ben değilmiyim oysa
Güneşi kandırıp
Dalgaların koynuna sokan
Ben değilmiyim
Hiç kimse aldırmaz beyazlığıma
Lekeli bir şüpheyle yaklaşılır
Berraklığıma
Öyleyse mercanlar arasında
Kokuşmama gerek yok
Köpük serüvenlerine atılmalıyım
Pazarlar pazarında hemen şu anda
Üç otuz bedele satılmalıyım
Şöhretim büyüsün ki
Yalnızlara mut katsın
Aydınlık bahçelerim
O zaman ellerimi
İnkara yeltenilemez
Bir taş katılığına bürüyeyim
Geri dönülmez yollara
Yola gelmez bir inatla sapayım
Ki
Akşam alacalarının gadrinden
Payıma mavi düşmesin
@..
Gençken aynen şairin anlattığı gibi ' kör dalgın' oluyor insan.
İnsan gözünün göre bildiği yedi renkten başka da renkler var
Fizik derslerinden bildiğimiz kadarıyla 'spektrel analiz' diye bir termin var.
Spektrde gördüğümüz yedi renkten başka kırmızıdan ötede
infrakırmızı, mordan ötede ultramor renkler var. İnsan gözünün göremediği,
lakin ısı derecesiyle tayin olunan renkler.Yani zekanın göre bildiği.
İşte hayat da böyle. Biz de gençken maddi gözün göremediğini,
olgun yaştan sonra gönül gözümüzle görüyor ve anlıyoruz.
İşte o zaman derin derya gibi bizleri dibine çeken hayatın içindeki 'kör balık'ların gözleri açılar her şey aydınlanar. Ama çok geç maviliğe yol aldığımız zaman.
Benim şiirden anladıklarım bunlar
iyi sanslar deruni antolular :)
Böyle uzak bir benzetmeye gerek var mıydı? diyenlere;sanırım ,şaire ,o an, öyle bir ilham geldi ki ,öyle yapmış. Biraz uzak ve gereksiz bir benzetme bile olsa...
Yapmış da ;.iyi mi yapmış bilemeyeceğim..?
Bu kadar derinlerde kaybolmuş bir toplum böyle bir benzetmeyi görüp de ,ne kadar değerlendirir ve şiir olarak okumaktan zevk alır yanıtını aldığı puanlar vermiş sanırım.
Bu düşük puanı,bu katliamı hak etmiş mi?? Bence etmemiş ama Salı pazarına tezgah açıp 2000 T.L. lik marka bir ürün satmaya kalkarsan başka bir sonuç beklemek de yanlış olurdu zaten.
Selam ve saygılar
TÜM YORUMLAR (11)