En köşeye bırakılmıştı bardak
Masanın en köşesine.
Boş bir su bardağıydı
Tek bir damlası vardı sadece
O da mühim değildi ya
Bir damlada boğulmazdı insan
Bak yine geldi bir yağmur tanesi
Utanarak ıslattı penceremi
Korka korka düştü camdan aşağıya
Sesini duyurmak istercesine hızlandı sonra
O bile bir şeyler anlatmak istiyordu bana
Gözlerimi kör,kulağımı sağır ettim
Yine geldi dayandı gece
Karanlıklara büründü Ankara
Karanlıkta şimdi tüm suretler
Her şey sustu bir anda
Gömüldü
tüm sesler karanlığa
Her şeyin bir sonu olurmuş
Mutluluğun,üzüntünün,sevincin.
Bir tek şeyin sonu yokmuş
Acımasız karanlıklardaki sensizliğin.
Mucizeler yaratırmış coşkun sevdalar
Bir intiharım ben şimdi
Kimsenin sebep olmak istemediği
Sessiz ölüşler sunuluyor önüme
Gümüş tepside cehennemlerim
Her gece uzaklara bakar dururdum
Uzaklara,çok uzaklara...
Dalardım gecenin koyu karanlığına
Bitmeyen,tükenmeyen kara yalnızlığa.
Anlamsız bir boşluktu dünyam
Başladım kesmeye hayatımı
Elimde makas,
Bin parça ediyorum yaşanmışlıklarımı.
Tek tek geçiyor anılar makasımdan
Un ufak oluyor sokaklar peşi sıra.
Şekilsiz kesiyorum öykülerini benliğimin
Zaman yitip giden bir nehirdi varlığında
Yokluğundaysa buzdan yapılmış bir heykel.
Tutuksuz sevdamı dinle kulaklarında
Çık zindanından,engin denizine gel.
Sen sahipsiz suskunluklarda savaşırken
İlkbaharda düşen yaprak misali
Hesapsızca düştün yüreğime.
Gözlerin sevdan gibi sararken bedenimi
Tutsağı olmuştum bakışlarının
Sonunu göremeden
Bilemeden yarınımı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!