Deli Senfonisi Şiiri - Yorumlar

Alanında güzel bir eser.Kalemi tebrik ederim.
Okurken çok şeyler veriyor.Bir kaç kez okununca dahada güzel hazlar bırakıyor.
Saygılarımla...

günün şiiri ve şairini kutlarım.
namık cem

'Şiirler yazdım, şiirler yazdın, şiirler yazdık tapınır gibi tanrıya'

Fiil çekimi gibi çok kötü bir mısra.

Bu şiirden pek bir keyif alamadım. Sanki komşu evlerin şaşaasını gördükçe evine ilave tadilatlar yaptıran bir şiir işçiliği yapmış. Emek var; bilgi birikimi, artistik duygular da var ama, bana göre bütünlük ve akıcılık yok...sanırım şiirde de geçerli olan sadelik ve samimiyet. Çok yönlü eğitim görmek falan duguyu da geliştirmiyor...Bu günkü tesbitlerim yarın değişir mi bilmem. Herkes her dalda başarılı olamaz. kendilerine yeni ilhamlar diliyor, başarılı olmamasına da sebep yok diye düşünüyorum. Dileğim şairin beni bağışlaması, belki de bir faydam dokunur. Şiirdeki tema güzel olabilir, lakin öyle şiirin kolu güzel ama bacağı çarpık incelemesi yapılırmı bir düşünelim.

Aklıma bir deli fıkrası geldi.Nasıldı O...? Bilirsiniz...
Deliler tımarhanenin duvarındaki bir deliğe sıra ile bakıyorlar.doktorun dikkatini çekiyor,Geçiyor sıraya doktor da bakıyor delikten,kör delik bir şey göremiyor.Delilere dönüp ben bir şey göremedim
deyince delilere,ilahi doktor biz yıllardır bakıyoruz
henüz birşey göremedik,sen bir defa bakmakla nasıl
göreceksin! ....? :)

Ben sonuna gelmedim daha.
Aslında gelememiş olmam şiir için bir dezavantaj.

Dezavantaj çünkü işte tam olarak bu, aynı şeyin bir makale ile anlatılabileceğini anlamanın en kestirme yoludur.

Selçuk Bey,

Akıl gitmeden aşk gelip otıurmaz. VELİ ile DElİ arasında pek fark yoktur, konu Allah aşkı olunca.

Şair özeleştiri yapmış. Sonunda her şeyin ne kadar nefsani ve ne kadar boşolduğunu yazmış. Teslim olmuş.

Olur!

Daha şiiri ayıklamayı bitirmedim, o misafir de peygamber olacak diye korkmaktayım, öyle bir mesaj döşenmişsin ki bir de oturup seni yorumlarım :))))

Öykücü, tiyatrocu,müzisyen veya ressamlar v.b sanat dallarında temayüz edenler mutlaka şiir yazarlar..Ama gariptir asli sanat dalları bunlar olanların şiirlerine illâ ki bu branşların karakteristiklerinin baskın olarak düştüğüne şahit oluyoruz..

Bedri Rahminin şiirlerinde resmin izlerini, Yılmaz Erdoğanın şiirlerinde artistçe bir eda, Sait faikin şiirlerinde baskın tasvircilik görmediğinizi söylemek mümkün değil...

Bu konuda yalnız değilim üstelik, bu konuda yazan Mehmet Kaplan, Memet Fuat ve Turgut Uyarın bu tespitime parelel düşünceleri olduğunu bilmekteyim...

Bu sanatlarla şiiri eksen alarak ilgilenme ise başka bir şeydir...

Ancak has şiir bunların da, diğer sanatların katkısının da dışında, üstünde bir yerdedir..Hatta bu sanatların katkıları şiirin mayasını modern katkısalların yoğurdu bozması gibi bozduğu bir gerçek..

Şairinin resim ve tiyatro sanatlarına dair birikimini bilmeden aklıma gelen şeylerdi bunlar...Şiir bir objeyi insanın sıradışı düşünmesine dair bir objeyi seslendirmek ve resmetmek istiyor intibaını almıştım..

Ki ilk yorumumda da bu resmedişin ve teganniye müsait tiyatral havanın şiirin işçiliğini çok belirlediğini hissetmiştim..

Şiir eninde sonunda bizi şiirin arkasında durana götürür..Orada da çoğu zaman bir şairden çok bir şairane eda ile buluşurum

Şair gibi yazmakla, şair olarak yazmanın farkıdır; şairane oluşla, şair oluş arasındaki fark

Saygılarımla

Şimdi, aşağı doğru yorumlara bakıyorum da...
Maşallah iyi çalışmış millet.
Ben daha bitirmedim ama Onur Hanım, bu işin sonu gerçekten İlâhî aşka mı çıkacak? Emin olun çok şaşırırım.

Sadece sırrı demiş olması şâiri imlâ bakımından aklayamaz çünkü neyin nasıl yazılacağını çok iyi bildiği halde de/da, ki, soru ekleri hatası yapan iyi kalemler tanıyorum.

Evet, bence de daha delirdiği falan yok Sinyali. Sonunu bilemem tabii. Ama sen böyle dediysen aklından sonuna kadar kurtulamamış demektir. Sana inanıyorum.