Kuru soğan çökelekli dürüme,
MİS dediler uyuttular çocuğu.
Yoksullukla çektiğimiz zulüme,
HİS dediler uyuttular çocuğu.
Muskası var evliyadan hocadan,
Sarı çiçek azap çeker kocadan,
Serçe girdi karga çıktı bacadan,
KİŞ dediler uyuttular çocuğu.
Petek şişti arı şekeri yerken,
Güvercin taklayı atsaydı erken,
Bozkurtlar dişini gösterir derken,
MİŞ dediler uyuttular çocuğu.
Ayılar tilkiler girdi sıraya,
Topal deccal oldu yandı çıraya,
Sarhoşlar yıkıldı zamlı biraya,
ÇİŞ dediler uyuttular çocuğu.
İthal geldi ülkemize ye galip,
Satılık iş yeri bulunmaz talip,
Kırıldı kasalar çıkan yok sahip,
FİŞ dediler aldattılar çocuğu.
İmralıda yatar yeşil kurbağa,
Küspe ile besleniyor tor boğa,
İdam diye getirilen buzağa,
PİŞ dediler uyuttular çocuğu.
Kuş kondu kafaya sözleri buruk,
Boğuldu barajda titredi kuyruk,
Gözünün üstüne yeyince yumruk,
ŞİŞ dediler uyuttular çocuğu.
Ramazanım yandı yüreğim yandı,
Açıldı sandıklar üçüde kandı,
Kahrından kişnedi at oldum sandı,
HİŞ dediler uyuttular çocuğu.
Eylül 2003
Ramazan KurtKayıt Tarihi : 2.1.2006 20:54:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

güzel bir şiir yaratmışsınız. Kaleminize sağlık.
Bir dönemler de ben kendimi anlatan aynı başlıklı bir şiir yazmıştım. Paylaşayım istedim...
Saygılarımla
Dediler
(*) Bazı kelimeler yöresel şiveyle yazılmıştır.
Derler bana köyde Kebab'ın oğlu,
Ebesinin şeker balı dediler.
İlyashacı Köyü benle ne mutlu,
Yetişen çınarın dalı dediler.
Lo taşı çevirdim damın üstünde,
Elle kar sıyırdım okul önünde,
Peşde tezek yaktık derslik içinde,
Okulun sevilen gülü dediler.
Hayat bir macera dolu anıyla,
Everdiler beni bibim kızıyla,
Kandırdı beni de iki yavruyla,
Besbelli halinden mutlu dediler.
Ankara'ya gidip olcaktık Mimar,
Evlilik hayatı vurdu bir şamar,
Ekmek yemek için oynadım kumar,
Akan göz yaşıma seli dediler.
Konstrüktör olarak harcandı yıllar,
Yapıldı fabrika binalar mallar,
Ne güzel dizilmiş köprüler yollar,
Çizdiğim çizgiye yolu dediler.
Boşuna kestiler beni üç kere,
Akıttılar kanım doldurur dere,
Gönlüm sorun etmez devede pire,
Sevgi hamuruyla dolu dediler.
Yirmi iki sene balık besledim,
İçini kum bitki ile süsledim,
Sanki deniz doya doya izledim,
Akvaryumun inci dili dediler.
Yanlışa taviz yok olmaz hayalcı,
Yok dünyada senin kadar kuralcı,
Yandı gazabına gelen yalancı,
Sanki bir boranın yeli dediler.
Türkü söylem dedim dili incitme,
Saz çalayım dedim teli incitme,
Şiir yazam dedim sözü incitme,
Kırk yaşında azan deli dediler.
Gülmenin sırrını sor DOĞANİ'den,
Hırslandım yaşım gün aldı elliden,
Üzmedim kimseyi özüm Veli'den,
Yaradan Allah'ın kulu dediler,
Ebe..............: Babanın annesi, babaanne
Kebap.........: Köy ve akraba çevresinde babama söylenen lakap,
Lo(Loğ) Taşı........: Kış aylarında, dam evlerin üstünde toprağı sıkıştırmak için çekilen silindir şeklindeki taş.
Peş.............: Odun, tezek gibi şeylerin yakıldığı fırına benzeyen soba.
Tezek..........: Yakacak olarak kullanılan kurutulmuş hayvan dışkısı.
Bibi.............: Babanın kız kardeşi.
Konstrüktör..: Büyük sanayi yapıları, çelik bina, fabrika, köprü...projelerini çizen, dizaynını yapan kişi.
İsmail Doğan
TÜM YORUMLAR (1)