Hey! Çiftçi!
Elindeki orak mıdır tırpan mıdır?
Hasat vakti değil.
Hey! Çiftçi!
Neden karalara büründün?
Duruyordum
güneş çoktan batmıştı
ve ben liseli gençler gibi
geceyi işaret parmağıma asmış
sırtıma atmıştım
birden sen geldin aklıma
adamın derdi var / benim yok
adamın borcu var / benim yok
adamın karısı var / benim yok
üstüne sevdiği var / benim yok
adamın işi var / benim yok
adamın parası var / benim yok
Yeni dokunmuş eski desenli bir halının üzerinde
Pislikler yapışır topak topak pantolonuma
Biz eskiyi yad ederiz yeni biçimlerde
Doğ ey güneş doğ ısıt bizi bu yakışır sana
Kırık camları mescitler var yad olan eskilerde
Ellerim bağlanmış, başım
Eğik önümde önümde
Eğiliyorum az daha
Değiyor yere önünde
Camlar o kıristal gibi
Saruhan'a;
Ey sayısız boşluklara ve sonsuzluklara bir bir mermer gibi düşen, odalardan, adam!
Ve ey topal haliyle fersah fersah fazla koşan, fersah fersah koşmuşlardan, adam!
Niçin ağlarsın?
Bu kaldırım taşları insanlar oturup ağlasın diye değil.
Gözlerim gözlerinde
Gözlerim gözlerinde olaydı da
Diyeydim gözlerim gözlerinde
Ama gözlerim şimdi hasrette
Özlem duymakta
Hiç kavuşmadığı gözlerine
hayatım
seni sen yapan özellik
biraz hüzün çokça güzellik
şu bıyıklarım gözlerimin akı
hep bırakacağım sigaradan sarardı
sigara içtiğimde seni sevmezdim
Karşındaki saçlarından dökülen bir adamdır
O kırışmış ipek saçlarından
Beni sana bağlayan, hayata bağlayan
Bir kopmayla düşen
Bir savruluşa kurban giden
Bir adamım şimdi ben
hem saçların gibi karaydın
hem uzundun da onlar gibi gönlümde
saçlarınsa karalardan daha uzundu gözümde
gözlerim iflas sebebimdi
üzerine bir de gözlerin eklendi
gözlerinse gökdelenler kadar daha yeşildi öncelerden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!