Daldan üç elma kopardım
biri avucumun ısısında çocukluğa döndü
biri ceketimin iç cebinde babamın kolonyasına benzedi
biri de dilimin ucunda utangaç kaldı
ısırmaya kıyamadığım bir hatıra gibi
İlkini kokladım
toprağın kalbinden gelen o serin koku
göğsümde eski bir avlu açtı
dut gölgesinden bir öğle sızdı
taş duvarın soğuğuna alnımı dayadım
adımı küçük bir kuşa verdim
uçsun diye
İkincisini çevirdim
kabuğundaki küçük morluklar
yol haritasına benziyordu
uzun yürüdüğüm bilmediğim sokaklar
o morluklarda sırayla parladı
her çizik bir kapı eşiği
her eşik içime açıldı
Üçüncüsünü dinledim
içindeki çekirdekler saat gibiydi
klik klik diye içten saydı
zamanın nasıl ufaldığını
insanın nasıl büyürken eksildiğini
ben o sesi yakaladım
avuç içimde bir kuyu gibi sakladım
Sonra kabuğunu ince ince soydum
maskelerimi hatırladım
her kıvrımda yüzümden indirdiğim bir görünüş
özlemlerim buhar oldu
elmanın üstüne çöktü
bir anlığına memleket gibi koktu mutfak
annemin hiç söylemediği cümleler
orada olgunlaştı
Bir dilim yola
bir dilim sevdiğimi sandığıma
bir dilim de henüz söyleyemediğim halime
pay ettim
yiyenlerin sesi çıkmadı
çünkü açlıkları isimdi
ben o isimlere su tuttum
elmanın suyu kendini anlattı
Göğe bakmayı unutan masallar vardır
sonunda yine üç elma düşer
ben göğe bakmadım
daldan aldım
biri anlatana
biri dinleyene
biri de kalbi yaralı olana denir ya
ben üçünü de içimdeki o sessiz çocuğa verdim
gülsün diye
Elmalar bitti
kokusu kaldı
koku gidince
çekirdeği avucumda un gibi ufaladım
iki nefes üfledim
göğsüme ektim
belki bir gün
içimde bir ağaç büyür
kökleri babamın sesine değer
dallarında benim adım serinler
ve ben yine bir sabah
daldan üç elma koparırım
biri geçmişe
biri bugüne
biri de uzun zamandır bekleyen yarına
Kayıt Tarihi : 22.8.2025 23:32:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!