Dağ dağa dayandığı vakit
kabzasında bir asker olup yığılır tepelere
uykusu bölünen bir çift göze aşık olur
boynu vurulmamış gönül çiçekleri
ceviz ağaçları, zeytin ağaçlarını çağrıştırır
büyümek sofrasının tabiat fidanlarında
söz verecek mecali kalmayan yıldırımlar
bu sessizliğe destur mu verecek,
yaprakların ince damarlarında bir çiğ damlası
düşecekse toprağına
aşkından çöllerde ferhat olur rüyalarım
lâkin artık anımsamaz vaktiyle esen rüzgâr,
zafer şarkılarının kim için çaldığını
eski bir arabanın sıcaktan kavrulan sînesinde
yanıp yanıp buz olmak ister sadece
anlatmayacağım, kılıcını kuşanan dervişin
arkasında vücutsuz bayılanları
önüne çıkmayacağım ikindi sonrası
bir kaktüsün dikenlerinden
hazır ola geçen bölüklerin orta yerinde yaralı bırakılan
muhafızların
bilgelik heykellerinde adı okunurken tâcını takmak nasipdir belki de
dağları dağladılar ey kalbim
akdenizden çıkan gemiler
yürüdüler karanlığın eşiğine
dağlayanları aşarak birer birer
sahil kenarında ateşle oynadı serseriler
içmeye, vurmaya, kırmaya yer arayan
isyankârları dağladılar
deniz diplerinde acımadan
bir tek dağları değil
seni de dağladılar mı ey kalbim
bu bedensiz ruha hükmünü geçirmek için
aşk hikayelerinin efsanelerine itaat ettirmek için
gül yarasının tabibine mi dağlattılar
ilacı da tabibindeyse şayet
merhem olur dikenlerin sızısı
beyaz bir akşamın tüm ihtişamını kucaklayan
âşıklar, âşîkâr olup yığılır
kilimlerin oyalarına
gözler büyür, küçülür, ölür ve dirilir
Kerim Er
Kayıt Tarihi : 9.10.2025 12:08:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!