Kapıldım rüzgarına açtım kanadımı
Gönlüm o rüzgarla uçacağını var saydı
Keşke gülmeseydi gözlerin öyle içten
Keşke güzel gamzelerin beni uyarsaydı
Kandım içtenliğine gecelerce sesinin
Beni de düşman ettiler gayrı aşka
Artık bu yolda şeytana yoldaş benim
Gezmem sevdanın kuru çöllerinde
Mecnuna attıkları kaya benim taş benim
Ne dünyada vefayı var sanarım
Kıyamet bir kez değil ömürde.
İnsan üstüne dağlar yürüdü mü
Ve denizlerinde fırtınalar koptu mu
ve bir sis bastı mı yüreğini
İnanın aratmıyor kıyameti..
Kafasında mahşer gibi kalabalık
Kaç zamandır sana soracağım hatırını
Lakin edeceğin izahtan korkuyorum
Duyarım diye hicranın en beterini
Bahsedeceğin o nikahtan korkuyorum
Ben sana can pazarında kul idim
Keşke beni üç kuruşa satsaydın
Değersiz bir eşya gibi, hor görüp
Aşkımı da bir kenara atsaydın
İçimde akan sevda nehri sendin
Zannetme ki bu alemde her makam sahibi
Makamınca edep, ilim, irfan sahibidir
Bizim makamımız bir döşeklik bu handa
Tek arif varsa cihanda, o da han sahibidir.
Bir yobaz molla tanıdık, ilim hanesinde
Hak paylarken her kulun bahtını,
Bize bu bozuk yazı mı düştü?
Derdin elemin fazlası var da
Saadetin neş'enin azı mı düştü?
Eller gülmede ağızlar dolusu.
Sorma bana sakın kimsin sen diye
Yakının değilim lakin sana yaban değilim
Bir sevda çekerim asırlardır üzerimde
Dünya yükünü çeken köhne saban değilim
Ne kokunu biliyorum senin ne de adını
Aldanıverdim senin yalancı baharına
Belki de gönlümün aşka meyyâli vardı
Kırdığı o hasat gitmeyecekti de zoruna
Kalbimin, toprağına büyük infiâli vardı
Aylarca uykularımdan adınla uyandım
Ötme penceremdeki şaşkın kuş
Bahar mı geldi sanki, seher mi?
Uyandırma uyku ehini, sus!
Bu şehir hiç uyanmaya değer mi!
Sen ne durursun ki bu viranede?




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!