yapayalnız bir dağın başında
ya da bir dağın yalnızlığı çökmüşken
buz tutmuş bakışlarıma
avuçlarıma sığdırmaya çalışıyorum
kanayan yüreğimi...
başımda sevdanla karların üstünde yürüyorum
bir pazartesi sabahı uyusam,
uyanmak zorunda kalmasam, uyusam...
kalkmasam sabahın yedisinde, gitmesem,
beklemesem tramvay istasyonunda;
rüya görsem...
Sensizlik,
Solgun duvar,
Ellerim...
Bende senden sonra ne var?
Aynalarda unutulan yüzüm,
Şimdi bir çift gözde maziden kalma ışıltılardaysa;
bembeyaz bir mutluluğun üstüne düştü ihanet
ve savurdu safran sarısı öfkesini sevgiliye…
kan oluk oluk akarken arındı mutluluk
kanatlari okyanusa dokunmuş bir ejdarha gibi
söndü ihanetin alevi ölümle....
sen bir ırmaktın,başı boştun,denizlere aşıktın
bense bir sahraydım; sana muhtaçtım...
sen denizlere akmalıydın,
ben sensizdim ve kuraktım...
günler seni denizlere götürdü,
merhaba dedi yüzüme sevda....
başımı önüme eğdim sessizce
ve vurdu pençesini yüzüme sevda...
kan dedim...yeşil dedim.....
umutsuz sevdalarda kırıldı yelkenim
saat sabaha çeyrek var,
gecenin üçündeyiz...
gözlerim gözlerinin hâyaline sürgün,
olmayacak bir sevdanın peşindeyiz...
sokaklar en az korku kadar karanlık,
sen gittiğin zaman ağladım;
pazar yerinde annesini kaybetmiş,
küçük bir çocuk kadar çaresizdim.
bir şey söylemedim sen giderken, söyleyemedim;
'kal' bile diyemedim.
düğümlenir oldu boğazıma kelimeler;
beni gecelerde bul,
sokak lambalarının altında,
çığlığında sokak çocuklarının,
boyalı ellerinde bir çingenenin...
ben ki bir rüzgârım kimi zaman;
her gece kapınızı zorlayan...
yasaklı bir türkü gibi dilime seni doladım;
kaç gece düşümde öyle perişan,
yabancı yollarda seni aradım...
sustum bir felaketi müjdeler gibi
ya da sevinçli bir haberi saklamak için...
yorgun bir martının kanatlarında
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!