Çoğul Bir Yön Tabelasıdır Sevda

Selahattin Yetgin
1613

ŞİİR


33

TAKİPÇİ

Çoğul Bir Yön Tabelasıdır Sevda

Sabırsız kurşunca ayrılınca namludan, ölümler ağıt olur
Delirmiş bir yağmurdur rüzgâr, firari ömre kurban bulur
Ateşin ellerine sarılmaktır aşk, sevgiyle biçimlenir har olur
Çoğul bir yön tabelasıdır sevda, sustukça dilimiz lal olur

Yaşama mayalanmış katkıların ateşlerine verince göğsümüzü bir mutluluk ısısı yayılır bedenimize, üşümüşlüğümüz gider. Sonsuzluk dağlarında güneş erken doğar her mevsim, soylu sevilerin kentlerine yağmur zamansız iner. Güneş kurutur damlayı, damla toprağa siner, gözümüzün güzüne turnalar kanat açar, her kanat vuruş yaşamak andını dilden dile biçimler.

Yorgun bir yoldur usumuzdaki o şirin ülke. Maviyle yeşilin dans ettiği, mor ile eflatunun seviştiği ve beyaz ile siyahın el ele verdiği bu mutluluk coğrafyasında gönlümüzdeki gökkuşağının bir tek rengi vardır. Biz oluruz o uhdeli yalnızlığın yoldaşı ve iz oluruz şiirlerimizin en soylu ebemkuşağına.

Hep o özgür damlalara açarız avuçlarımızı, dal suyla sevişir, yaprak kirden arınarak gülümseyişlerini pekiştirir. Yağmur sonsuzluğun ar çağlayanlarıdır, göklerin hiddetiyle yeryüzü kâinatın sırlarına erişir. Ve biz içimizdeki o ışın tarlalarından haberci göndeririz aşka, bir küçük gölet arar yalnızlığımız, uzatıp ayaklarımızı çılgınca akan bir suya mutlanırız çocuklar gibi kahkahalar atarak.

Ölgün duvarların arka yüzünde mevsimler bekler her kırılmışlıkta bizi, avuçlarımızdaki sevda kınalarını öfkeyle kınından çıkardığımızda. Uçsuz bucaksız yürüyüşlerin ufuk çizgilerinde sevdalı gemileredir yolumuz, kanarız birbirimize düşsel gerçeklerin nidalarını yüreğimizden kopardığımızda. Her aşk kaygılı fırtınasını döker sulara ve kırar dümenini yelkensiz yolculukların kentlerindeki efsanevi buluşmalara.

O içimizdeki asi benlere ve gönlümüzden söküp atamadığımız kardelenlere bir yaşam suyu ararız asırlarca, gökçül bir yaşam ovasının kıraçlarında. Dilimizde hüzzam ayrılıklar ıslığımıza karışır, dudağımızdaki kuru iklimler bir gün yârin sularıyla tanışır ve biz bu düşler tarlasında hercai mevsimler yaşarız, yaşadıkça yüreğimiz çoğul bir yön tabelasıdır, yollar çıkmaza çıkana kadar ayaklarımız nasırlara da alışır.

Yangın, ırmak boylarına kendini seren asi bir dalga olunca argın beklentilerin hercai kanatlarına tutunmak isteriz. An'dır içimizdeki o doyumsuz tufan, alıp götürdükçe bizi uzaklara gönlümüzdeki esmer ovalarda bahar olur fışkınlarla üreriz. Bütün kendimize dönüşlerin raks yüzleşmesinden bir umut beleriz yürek sancılarımıza. Adını başka iklimlerde telaffuz ettiğimiz ve tadını asla kimselerle paylaşamadığımız bir hüznün alaca dirençlerine sofralar kurarız. Şölenimizdir yaşamak ve her lokmada biz kendi doygunluğumuzu başka yüreklerle paylaşmayı severiz.

Göç mevsimine vurunca yürek katarlarımızı, içimizin dar sokaklarına üşüşür anılar. Bir yalnızlık ağıtıdır dudağımızdaki, haykırdıkça kanar kapanmış yaralar. Hangi düşün kıymığı batarsa tene, defalarca hatırlanacak bir düşünüşün ritmini saklar kendi içinde. Hangi kapının duldasında nefeslenirse yürek ve hangi acının kirmeninden sükûneti emzirirse dilek o'dur beyazın asil resti ve odur kumun fosilleri duyumsamama arzusu.

Biliriz ki, madımak bir seherde düşeriz düşlerin ayak izlerine, usumuzdaki yamalı sevinçleri yâre götürmek için.
Biliriz ki, er şafakların hüzzam rüzgârlarına göğsümüzü veririz, ruhumuzdaki kanamalı şiirlere dökülmek için.
Biliriz ki, hicran bandıralı gemiler hüzün taşırlar, sonsuzluğumuzdaki yangın ormanlarını söndürmek için.
Biliriz ki, her mevsim fırtınaya gebedir ve her mevsim içsel bir yağmurun bulutlarıyla sevişir, aşka dokunmak için.

Uzak bir mavi biriktirip gönül koylarımızda sığ düşlerin kulaçlarıyla inletiriz aşkın duvarlarını, avuçlarımızdaki yalnızlık pası gömülür derinlere, uçar usumuzdaki tümceler doğmamış baharlara ve karışır aklımız gövdemizin yorgun derinliklerine. Her düşünüş var olmaktır. Her elveda doğmamış bir güneşe yürümektir.

Hep, dünlerin asılı öfkelerini sokarak kınımıza düştük bir aşkın hazin yoluna, dilimizde o haşhaş türkülerle. Yol olduk sevdaya, kol olduk sevgiye ve durulduk bir menzilde, aşk diye.
Yorgun kolların kanatlarına tutunarak bir aşkın sarmalını götürürüz dudaklarımıza, ertelenmiş coşkuların banklarında oturup ufku gözleriz, içimizdeki yalnızlık duvarına şiirlerimiz çarptıkça. Gölgeler, izli bir mermi gibi iç çekerken geride.

Her şiir kanamalı bir sığınaktır, aşk çeker yüreği derinlere...

Selahattin Yetgin
Kayıt Tarihi : 8.5.2013 10:48:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Bilgehan Emirşanoğlu
    Bilgehan Emirşanoğlu

    Kaç kez okudum.Fakat bir türlü doyamadım...İmgelerle bezenmiş mısraları kutluyorum.Yazan kaleme bin selam olsun.Var ol, üstadım...Tam puan ve antolojim...

    Cevap Yaz
  • Levent Karakaş
    Levent Karakaş

    Biliriz ki, hicran bandıralı gemiler hüzün taşırlar, sonsuzluğumuzdaki yangın ormanlarını söndürmek için.
    Biliriz ki, her mevsim fırtınaya gebedir ve her mevsim içsel bir yağmurun bulutlarıyla sevişir, aşka dokunmak için.
    bir çok seyi biliriz de susarız sessiz ve derin.. kaleminize yüreğinize sağlık çok güzel bir yazı kutluyorum 10 puan + antoloji diyorum..

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Selahattin Yetgin