Ansızın dalarım yalnızlığa
Neler yok ki karanlıkta! !
Hele karanlığın ardındaki ışıkta
Onları seyreylerim hayretle.
Çocuklar ne kadar sevinçli
Yaşadıkları günden bihaberler
Koşuyorlar pervazsızca deli-dolu
Alsancak garı'na devrildiler
Gece garın saati bela çiçeği
Hiçbir şeyin farkında değildiler
Kalleş bir titreme aldı erkeği
Elleri yırtılmıştı kelepçeliydiler
Çantasını karısı taşıyordu
Devamını Oku
Gece garın saati bela çiçeği
Hiçbir şeyin farkında değildiler
Kalleş bir titreme aldı erkeği
Elleri yırtılmıştı kelepçeliydiler
Çantasını karısı taşıyordu
Bizim düşlerimiz vardı,
Çocukluğumuzun evcilik oyunlarında kalan.
Çiçekli basmadan perdeli evlerimiz,
Taze kavrulmuş leblebilerden, nohut yemeğimiz,
Sokak çeşmesinin tatlı suyundan çorbalarımız,
Elma şekerlerimiz, leblebi tozlarımız...
Bir de, küçük kadın yüreklerimizi,
Telli plastik arabalarıyla çiğneyen
Afacan kocalarımız...
Mahsuscuktan komşular,
Mahsuscuktan kocalar,
Mahsuscuktan çocuklar,
Mahsuscuktan bir dünya...
Neolurdu ki hep o dünyada kalabilseydik...beni nerelere götürdün offf...
Tebrikler...Yüksel Özbek
Sevgiler...
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta