yaşım eli yolunda bir ayağım çukurda
kendimle beraber mahkum ettiğim bir çocuk var içimde
zaman,zaman çırpınıp,duruyor
kırlarda oynamak koşmak istiyor
su içinde ıslanmak çamurlara bulanmak istiyor
ama yapamasın yaptırmazlar
el alem ne der eş dost arkadaşlar ne söyler
Bir deniz bekliyorduk. Duvara çarpıp ölmesi gibi
özgürlüğüne uçan bir kuşun. Anlamın
düğüm olduğu zamanlar. Bütün yaraları
denedim. Ağzımda kan tadı. Saklanacak
o su kıyısı uzakta. Dağıldım
yaşlandığım yol için. Hangi çağa gittiysem
Devamını Oku
özgürlüğüne uçan bir kuşun. Anlamın
düğüm olduğu zamanlar. Bütün yaraları
denedim. Ağzımda kan tadı. Saklanacak
o su kıyısı uzakta. Dağıldım
yaşlandığım yol için. Hangi çağa gittiysem
Kutladım bu güzel şiirinizi gönülden.Çok sade ve akıcı bir dil. Tamamen gerçekçi...
Haklısınız sevgili Koçakoğlu. Sonra elalem ne der?...İşte, yanlış burada. Bu yüzden içimizdeki çocuk müebbede mahkum hep içimizde bir yerlerde.Bence, artık bunlardan sıyrılma zamanıdır.Boşverin başkalarını. İçinizden geldiği gibi yaşayın. Yaşam, sanıldığı kadar uzun değil. Sadece üç gün.Yani dün, bu gün, yarın...Dün geçti. Yarın belli değil, Sadece bu gün var...İşte o yüzden anı yaşayın dost...Bakın, oğluma da buna benzer bir şeyler yazmıştım bir şiirimde. Üniversiteye başladı yıldı.
*MiSKETLERiNi DAĞITAN ÇOCUK
Dayanıp balkonun boyalı demirlerine,
Seyretti bahçede oynayan çocukları keyifle.
Bir avuç misket çıkardı ceplerinden,
Seslendi çocuklara gür bir sesle:
“Haydi çocuklar atıyorum, kapııış” diye.
Misketler uçuştu havada kısa bir süre,
Sonra yerçekimine yenik düşüp
Sanki sihirli bir dünyadan indiler yere.
Parlıyorlardı kıymetli elmaslar misali
Güneşin yedi rengiyle.
Her birinin ayrı anısı vardı içinde,
İsimleri de uyumluydu desenleriyle.
Kimi mat, kimi parlak,
Kimi çok büyük, kimi de çok ufak.
Çocuklar sevinç çığlıkları ile,
Havada kaptılar misketleri, düşmeden yere.
Bu ziyafet neden? sormadılar bile.
Oysa misketleri dağıtan çocuk,
Aslında misketlerini değil,
Çocukluğunu savurmuştu balkondan.
Baktı uzun uzun onların ardından.
Böylece merhaba demişti gençliğe.
İçeri girerken birkaç özel misket
Çıkardı gömlek cebinden,
“Anne, bunları iyi bir yere sakla,”dedi sessizce.
“Oğlum olursa bir gün oynasın,” diye.
Ogün anladım ki oğlum büyümüş…
Artık farklı bakıyor geleceğe.
Sevgili Yavrum,
Paylaş ekmeğini, aşını, işini,
Paylaş umudunu, sevgini
Tıpkı misketlerini paylaştığın gibi.
Ama sakın “İçindeki Çocuğu Öldürme! ”
Hep çocuk kal; saf, temiz ve de neşeyle…
Naime Özeren
(http://Antoloji.Com)
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta