Yıl 1930
Mısır tarlasında doğurmuştu
anası
Kafkas kökenli
Sürü sahibi
Yaylacı bir aile ataları
Bereler
Tuzlaklar
Büyük koyun ağılları
Keçiler, kuzular ve atlar
Bunların yanında
Fındık ne ki fıstık ne ki
Önem vermezlerdi
Bahçelerine bağlarına
Yaya beş günde varırlardı
Gavur dağlarına
Sürü meymarından öğrenmişti
Koyun gütmesini
Çoban Mehmet
Berede süt sağardı
Şepçi kızı Macar kıyı
Abdinin hanife ve hacer teyze
Yıl dokuzyüz kırklar zekat yılları
Gaza tuza, beze insanlar muhtaç
Kıtlık demişler sabır demişler
Fındığı güdüneyi
Bulabilenler
Öğütüp yemişler
Elde yok avuçta yok
Gönül zengini
Habba düşkünü
Garibanlar
Gün olmuş
Munzur eteklerinde
Ölüleri gözlermiş
Çarıklı ayaklar
Çizme için….
Gün olmuş
Bit sirkesi içerisinde
Kıvranıp durmuşlar
Güllük yatağında
Sırtları sınır sınır olmuş
Şafak vaktinde….
Şalı üzerinde
Zıpkanın içinde
Yakışıklım yakışıklı
Çoban Mehmet
Gönül vermişti huriyeye
Hey gidi günler hey
Nereden …… nereye….
Eğircek elinde
İplik eğirirdi
Doğan kurardı
Dastar dokurdu
Çama giderken
Dallı fistanlı
Obanın alımlı kızı
Mani okurdu
Türkü okurdu…
Obada herkes
Birbirinin toyunda düğününde
İmeci ile yapılırdı işler
Mutluluk yönünde kurulurdu
Hayaller düşler
Ehli vukuf hallederdi
Dövüşü kavgayı ve hatta
Cinayetleri bile…
Fakir ama gönlü zengin obalılar
Anca beraber kanca beraber
Yaşarlardı dünya cennetinde…
Babalar merkezde yağ satar
Seyrana buğdaya giderlerdi
Aşkın cemresi düşmüştü gönlüne
Temmuzda ot biçme gününde
Eğer sevdiğine kavuşamazsa
Barak obasının alımlı kızı
Ne ederdi…. Nasıl ederdi….
Korkunun ecele faydası yok
Yüreğini barak yapmıştı sevdiğine
Bir gün bize bir şey olursa
Yandı gülüm keten helva
Deyip gezerdi….
“ Yalnız seni sevdim
Yalnız seni sevdim
için için eriyorum
aşığın gözü kör
yüreği kor
Deli divaneyim “
Sözlerini duymamıştı
Eroin tozu kadar
Gönlü beyaz hainler
Birbirlerine doymadan
Doyamadan
Ciğer delik deşik
Ölümüne ağlaştılar
“Armudu yedin yedin
Zıpçığına ne dedin
Haçan almayacaktın
Niye alırım dedin
Seni alırım diye
Bana yalan söyledin”
Deyip gezerdi
Kurşun sıktılar
Sevdalarına
Sevdalılara
Adil hoca öğretmen olsun
Zeki bir çocuk Mehmed
Keçiyi bıraksın
Demesine diyecek
Anası …. Ah anası
Söylendi… “malımızı kim yiyecek”
Umudunu saklamıştı çoban Mehmed
Çocuklarına torunlarına
Lami cimi yok
Onları hazırlayacaklardı yarına
Özgür olmayı
Mazlumdan yana olmayı
Zincirsiz yularsız
Ağılda rahat yatan
Koyundan, keçiden öğrenmişti.
Oyunu demirkırata vermişti
Komşusu köylüsü
Olmamıştı çoban mehmedin
Güçlü bir partisi
Sürü devrinin kapandığını görmüştü
Mısırda para etmiyor
Irgatlık için
Ayakları daha gitmiyor
Çoban mehmedin
Alamanyaya da yazılmamıştı
Doldurmuyordu da fındık sepeti
Ama yine de çocuklarını
Okutmaktı hevesi
Dedesini halasını
Yavaş yavaş ebedi yurduna
Yolcu ediyordu birer birer
Alıp götürdü bizi derdi
Kader ….. kader….. kader……
Alaman zenginmiş
Balçıka zenginmiş
Ana komşu Urusu bilmiyordu
Gurbetçilerin anlattıkları
Kulaklarından silinmiyordu.
Oralarda buradan farklı olarak
Komşulara yardım yokmuş
Bölüşüm yok dostluk yokmuş
Onsekizine gelince evlat
Baba evinden terkmiş
Ancak onların zenginleri,
Beğenmedikleri işte çalışmasalarda
Ahaliye bakarlarmış
Oda hayal etmeye başlamıştı
Elektrikli evleri
Telefonu
Köyünde fabrika bacalarını
Asfalt yolları
Ve musluktan akan suları
Köy, Karadeniz, Gavurdağı
Ömrünü yiyip bitirmişti
Yinede çoban mehmedi
Onlar bu günlere getirmişti.
970 ortaları
Gelip çatmıştı
Enflasyon terör
Savaş yılları gibi
Kıtlık yılları gibi
Yine yakmıştı Anadoluyu
Oğulları üniversitede
Sıkça mektup yazamamıştı
Enflasyonu, terörü, mafyayı
Hür kümeste hür tilkiyi
Bu sefer sezememişti.
Eşkiya uykusundan uyandı
Tabakasına uzandı
Çakmağını eline aldı
Tüttürdü cigarasını acı acı
Bakkal Mehmet artık
Ne yapacaktı…. Nasıl yapacaktı.
Dalgı gitmişti o gün yalıya
Bir serseri kurşun
Titredi çoban Mehmet birdenbire
Götürdüler bedenini
Ebedi evine
Unutmayacak gavurdağları
Ve unutmayacak Anadolu
Çoban mehmedi
Bakkal Mehmedleri
Zafer TOPŞİR Aralık 2001
Zafer TopşirKayıt Tarihi : 31.1.2005 15:33:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)