Çirkinler de Sever (quasimodo'nun Gözyaş ...

Ramazan Gökkaya
3

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Çirkinler de Sever (quasimodo'nun Gözyaşları)

Bizim oraların yazı, Ankara’nın ayazı güzeldir…
Keçiören’den Sakarya Caddesi’ne uzanır yolun,
Nefes almak istersin, ama hayat sana nanik yapar.
Rakı şişesinin dibinde balık olursun,
Çırpınır da kurtulamazsın;
Özgürlük camın ötesindedir.
Bir an gelir yetmişindeki Fatma teyze,
On sekizinde bir umutla bakar sana;
Gözlerin görür, ama kalbin anlamayı seçer mi?
İşte, o hain; şişede durduğu gibi durmaz,
Hayat gibi içtikçe, seni kendine yabancı yapar.
Can dostum Hacı,
Sana bir itiraf; bu meret, ruhumuzun aynası oldu,
Ama neyin kafasını yaşadığımızı hiç sormadık.
Üç yudumda kendimizi mahalleye muhtar yaptık.
Memleket dedik, toprağa sevdalandık.
Oysa çoğu zaman o sevda, üzüntü oldu.
Kimse duymasın, bulutları basamak yaptık.
Gökyüzünde kaybolduk, çünkü yer yüzüne sığamadık.
Gün geldi, aşkı hak etmeden aradık.
Hikâyenin ana fikri, Quasimodo’nun gözyaşlarında saklı.
O, bir baharın ilk çiçeğiydi.
Bense dalında unutulmuş bir elma.
Bu sevda hangi masalda yeşerir?
Hiç Keloğlan’a, padişahın kızı varır mı?
Yoksa her hikaye, bir çirkinin yenilgisiyle mi biter?
Radyodan yükselen türküdür sorunun cevabı.
‘’Bir güzeli, bir çirkine vermişler.
Güzel ağlar, çirkin gülermiş…’’
O an, umutları değil kendimizi toprağa gömdük.
İçimiz altın olsa da, dışımızla tartılırız,
Balın saflığı çirkinliğin gölgesinde erir.
Hacım, anla ki biz sevmeyi,
Karşılık beklemeden değil,
Karşılık bulamadan öğrendik.
Anam seslendi ‘’Oğul yuva kur, gözüm arkada kalmasın.’’
İçimde ne bahar kalmıştı, nede dalında çiçek.
İddiaya bile tutuşmuştuk; ‘’Önce hangimiz evlenecek?’’ diye.
Birinci gelmek kazanmaksa, o kazandı.
Ben ise O’nun zaferinin içinde kaybolmayı buldum.

Anam hastaydı…
Doktorlar kanser diyordu hastalığına…
Hasta anam hastalığıyla savaşırken, benden bir cevap bekledi.
Kırmadım, kalbimi susturup onun son isteğini yerine getirmeyi seçtim.
Karşıma çıkan ilk kadına,
‘’Benimle evlenir misin.’’ teklifinde bulundum.
Aramızda kalsın.
O gün, bir şişe yirmilik içmiş,
Üstüne de ağzım kokmasın diye,
bir kutuda naneli şeker yemiştim.
Birkaç söz, birkaç yemin…
Yuva dedik adına…
Ve o gün, şunu anladım.
Papatyalar, insanın içindeki yaralarla renk bulur.
Beyaz değildir her zaman, bazen kan, bazen gözyaşıdır…

Ama bak Hacım;
Dün gece rüyamda anamı gördüm.
Elleriyle saçlarımı okşuyordu,
Gözlerinde bin yılın yorgunluğu vardı.
‘’Sen ne zaman kendin oldun oğul?’’ dedi.
Sabah kalkınca fark ettim;
Ben kendime hiç varmamışım.
Bir başkasının duası,
Bir başkasının dileği olmuşum…

Ramazan Gökkaya
Kayıt Tarihi : 14.7.2025 21:10:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!