Saçmalıklarım diz boyu
Yılgınlıklarım diz boyu
Nasır tutmuş bi beden
Yosun tutmuş bi ten
Açılmıyor kapılar kör kilit
Hayat
Ben bir kumar oynadım; doğdum
Zarlar her dem elimde
Atmaya korkuyorum
Bir gün mutlaka
Zar tutmayı da öğrenirim!
Siyah… Kapkara…
Ayı düşürmüş içine;
Bulandırıyor da bulandırıyor!
Tenha,sinsi ve suskun
Durgun dingin ve yorgun
Bir taş attım, bin yıldız kaydı
Durdurun zamanı akmasın
Güneşi de tutup atın bir torbanın içine
Doğmasın!
Geceyi de karartın bu gün
Gündüzü de…
Yıldızları da defedin tepemden!
Karanlık…
Ayazla koyun koyuna gece
Tuz buz olmuş kadehler
Köşe bucak dağılmış kırık dökükler
Önüme açılmış darma duman defterler
Sayfalar karanlık
Deniz yanıyordu, uyurken gece
Ay yanıyordu,
Terk edilirken bu köhne sokaklar
Duvarlardan kan sızıyordu
Tıklım tıkış doldurulmuş valizler isyan ediyordu
Kapılar kapandı
Geçici bu tenhalık
Bu ateşkes geçici
Toz toprak inip oturmadı hala
Tayfun poyraza döndüyse de
Şehir boşaldı sokaklar tenha
Köşe bucak tadilatta
Çelikten zırhımı çıkarıp attım tenhalara
Tüm silahlarımı soyunup dökündüm
Açık hedefinizim ilanımdır!
Yerim tahtanın tam ortasıdır!
Bazen bir ‘an’lıktır her şey
Tıka basa doldurulur bir nefese
Ve sürülür adamın üstüne üstüne
Kırılan dökülen yıkılan bozulan hiç umruna gitmez
Bir amansız savaştır ki adeta bitmez
Sükût edip durulunca da sormaya cesaretin yetmez
Damla…
İki damlaydı akan
Cayır cayır yakıp
Toprağa çığlıklar attıran
Kurumuş hayatlar arasında
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!