ipatya'ya
toprağa değen su dokununca anlatır
elinde kalan mektubu, durula
gözlerini sakındığın yarına
çiçek sandığın kadar açacaktır
Çok şey var ki, geride kaldı
Dönüş yolları kapalı,
Kara otağ içindeyim;
Yerde de kara bir halı...
Çok şey var ki geride kaldı
Nice sisli-sevgili yüz
Devamını Oku
Dönüş yolları kapalı,
Kara otağ içindeyim;
Yerde de kara bir halı...
Çok şey var ki geride kaldı
Nice sisli-sevgili yüz
Genç yaşta yüksek lisansını tamamla iki gün sonra odanın kapısına kemerinle kendini as.Normal bir insanın yapabileceği iş değil.Odanın kapısı bu iş için imkan ve ölçü yönünden teknik olarak mümkün değil.Bu olmazı gerçekleştirebilmek için yüksek lisans yapmak iki gün sonrada aklını kaçırmak lazım.İpatya olsa olsa sevdiği kadının adı olmalı.Şiir avama göre değil.Şiire yorum yazabilmek için acıma hissinden kurtulmak lazım.Zor iş.
Allah affetsin...
Evet...Bu ; şiirin, intihar etmiş hâli olmalı...İpatya ne...? Papatya mı... yoksa bir yer ismi mi...?Birşey anlamadım...
Anladımsa Arap Naci olayım...
Bir yabancı bunu okusa ne anlar...? Kim , ne anladı...?
Sonuçta bilinen tek şey şâirin intiharla olümü...
...şairin kendi sesinden dinleyebilirsiniz...şairler ölümü seçemeyecek kadar şiir yazmaya mahkum edilmişlerdir...
Evet; Su toprağa değince toprakta uyanma ve neşvü nema başlar. Sonra da bin bir esmaya ve Nakkaş-ı ezelinin nakışlarına ayinedarlık eden nebatlar, eşcarlar, otlar göreevlerini ifaya başlar. Bu faaliyet-i Rabbaniyenin bir diğer adı; Mektubat-ı samadaniyeyi şuurlu varlıklar olan insanlara ve cinlere takdim olayıdır. Ta ki, akillerin ve zi-şuurların takdirleri tahsinleri, hamd ve şükürleri ibadet olarak tezahür etsin, fıtrat-ı eşyanın hikmetlerinden bir hikmeti daha zahir olsun!
Rabb-i Rahim ve Halık-ı Kerim'den bütün dostlara bu Samadani mektupları ve misilsiz nakışları doğru okumayı nasip etmesini temenni ediyorum.
Herkese hayırlı çalışmalar.
'13 Eylül 2002'de bütün yazlardan kendini uğurladı Zafer Ekin'. Böyle demişti Haydar Ergülen...
Can Dündar ise arkasından şöyle sesleniyordu:
'Son kitabını göremeden ölmüş bir ozanın son mektubunu yayımlatma isteği... Vahşeti yüreğinde hisseden 'yabancı'nın dayanılmaz bozgunu...
'Kaçış değil onlarınki, reddediş', biliyorum.
Ama yine de 'Bu reddiyenin başka yolları olmalı' diyorum.
Bunca haksızlığı ve bizim onca haksızlığa alışmışlığımızı böyle yumruk gibi yüzümüze vurmadan, canına kıymadan...
Bizi şiirsiz, şairsiz koymadan...
Hayatla başa çıkmanın ozanca bir yolu olmalı...
Çünkü Karabay’ın dediği gibi;
'Yolculuğa çıkmışlar için hem limansa şiir, hem de gemi...'
O gemiyi en son şair terk etmeli...'
(C.Dündar http://www.milliyet.com.tr/2002/10/05/yazar/dundar.html )
Şiir gibi bu şiir için seçici kurula teşekkürlerimle...
evet, kim benzetir böyle kısacık şiiri nadide bir çiçek kadar güzel sunuma. kutlarım
böyle, duyguların durulandıgı bir duru(m) şiir.
saygılar,
gözlerinden sakındığın yarına..gözden ırak gönülden sakındığın yarana
şaire rahmetler diliyorum önce;toprağı bol olsun...
şiirin bir yıldız kaybettiği kesin...toprağa değen harfler değil miyiz sonuçta...isim isim...okunmasak bile!..
herkese saygılar...özellikle şiire dokunan yüreklere...sana da şair,sana da....duymasan bile....
Genç yaşta ölüp gitmesi çok acı bir kayıp hayatının en verimli çağlarıymış.Mükemmel bir şair mükemmel bir şiir.Toprağı bol olsun.
Bu şiir ile ilgili 21 tane yorum bulunmakta