Bir güvercin kanadında umutlar,
Yürürse dökülecek
Uçsa saçılacak gibi.
Kaygılar damla damla erir,
Serum şişelerinde...
Bitmek bilmeyen gece
Otuz beş yaş
Hani yarısıydı yolun?
Nerede, ne zaman, nasıl?
Teslim alacak ecel emanetini
Bilemeyiz,
Budur kaderi her kulun.
Kış deyince aklıma kestane kebap gelir,
Buğulu pencereden seyretmek yağan karı,
Dede’den pişmaniye, İnci’den boza gelir,
Patlamış mısır ile unutmayalım narı…
Hurma yemek istedim, bulamadım iğdeyi,
Bulgur istedi canım, alamadım buğdayı.
Keman çalmak istedim,zor buldum bağlamayı,
Dertler tevâli etti, unuttum ağlamayı.
Ağaran saçlarıma bakma güzelim,
Turfanda açmış, erik dalı gibiyim.
Sözlerimi yabana atma güzelim,
Her derde deva meyan balı gibiyim...
Bir ahu gözlüye bağlandı gönül,
Bilinen gerçekler bilinmez oldu,
Bir değil, beş yerden dağlandı gönül,
Hayali gözümden silinmez oldu.
Gördüğüm rüyanın tatlı yerinde
Uyanıvermişim güneş doğunca,
Cennet bahçesinin yüz kat ser’inde,
Çeşitli meyveler yedim doyunca.
Panzehir olsa da yemem üzümü,
Kadın evin temeli, binanın köşe taşı,
Ama bahar gibidir, değişir saat başı.
Vahada su gibidir, gönül’e akar bazen,
Çölde güneş gibidir yakar, kavurur bazen.
Rüzgârla yarıştı, boran’la coştu,
Felekle barıştı, çağları aştı,
Menzile ulaştı, görünce şaştı,
Kemend-i yâr ile tutuldu gönül..
Zirvelerden indi, ovada gezdi,
Gribi türlü renge boyayıp gönderdiler,
Ölümcüldür diyerek herkesi kandırdılar.
Kuş gribi dalgası tavukları bitirdi,
Domuz gribi ise bütçemizi batırdı.
Biz mi aptalız çok,onlar mı çok uyanık?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!