Küçücük kuşu, bir avuçluk canı,
Kabına sığdıramadığım yüreğim
Kimden, neden cesaret alarak,
Bir kış günü, dışarıya bırakmış?
Üzüldüm inan çok pişman oldum
Üşüyeceğini düşündüm, ağladım
..
Eylemin katliam yaşlı birçok bünyeye…
Veya masumlar için cesaret yok içmeye…
Çoğunluğu bir zehir sağlık için zararlı,
Hayvan deneyleriyle davranırsın yanlı…
Gerçek böyle aranmaz hakikatse sunulmaz,
..
Yaralıyım diyordu, yaralı...
Gözleri sarılacak bir umut arıyordu.
Çaresizlik nasılda oturmuştu yüzüne.
Utangaç bir mizacı vardı.
Kafasını tam kaldıramıyor, yere bakıyordu genelde.
Bir şeyler söylememi istiyordu,
Lakin bunu bile tam olarak dile getiremiyordu.
..
tahmazoğlu cesaret in soyadı berk
vallahi dostlarını etmedi terk
verdiği sözden hiç etmedi çark
bize derler tahmazoğlu
özümüzde sözümüzde bir bizim
içimizde acımızda bir bizim
..
seni benden alıp, verdiler elle,
sessiz sevdam şimdi, geldi dile,
göz yaşlarım gayri, dönüyor sele,
seni benden kopardılar, sevdiğim,,
gidişinle acım, kat be kat arttı,
sahte dostlarım, arkamdan sattı,
..
Bir ulusun bağımsızlığı, egemenliği, yaşam düzeyi, birlik ve beraberliği sağlamada esas olan toplum önderlerinin bilgi, cesaret, etkili hitabeleri önemli rol oynar.
Bilgi, cesaret, hitabet üçlüsü sayesinde toplumları millet, milleti de devlet yapar. Dünya genelinde Atatürk, en büyük örnektir.
1914 yılında başlayıp 1918 yılında biten Birinci Dünya Savaşı'nın sonuçlarından etkilenen devletlerim başında Osmanlı Devleti vardı. Küçük bir beylikten üç kıtaya yayılan politikasıyla birçok milletlerden oluşan ve ümmet esasına dayanan bir imparatorluğun çöküşü ile sonuç bulan büyük bir savaşın enkazları arasından Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temellerini Atatürk atmıştır.
'Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. Her karış toprak vatandaş kanıyla sulanmadıkça terk edilmeyecektir. Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri/ben size savaş yapınız demiyorum, ölmeyi emrediyorum.' Bu sözler Atatürk'e aittir. Sakarya savaşında, büyük Taaruzda, Çanakkale Savaşında söylemiştir bu yüce emir mahiyetindeki hitaplarını.
Harf inkılâbında ve Ulus Mekteplerini açarken yazı tahtasının başına o geçmişti. Başöğretmen olarak atılım yaptı ve başardı. O bir halk Önderi idi. Ümmetçilikten çağdaş ve modern bir devletin oluşmasını sağladı.
Uzun yılların birikimi olan mezhepler, tarikatlar, tekkeleri zaviyeler Türk toplumunda önemli yer tutmakta idi. Bin yıllık değerleri bir anda kaldırmak kolay değildi. Toplumun Önder'ine büyük bir güveni olması gerekirdi. Öyle oldu. Bugün tarikatlar, mezhepler kavgasını göremiyorsak Atatürk sayesinde göremiyoruz.
İlköğretim çağına gelinceye kadar binlerce yılların birikim olan gelenekleri çocuk benimser. Okul çağında öğrendiği bilgilere karşılık okul dışında öğrendiği bilgiler çocuğun kişiliğini daha objektif biçimde aksettirir. Şunu hemen kaydedelim ki kişinin kültür ve uygarlık alanında çağdaşlaşmasında birinci aile, ikinci planda çevre, üçüncü etapta okul etkindir.
..
Öyle yalnız kaldım ki hayatımda
Kimi gün öldüm kimi gün ilah oldum
Çok zaman annemin dizlerine hasret
Koydum başımı kendi dizlerime
..
Sokul yanıma,
Cesaret edin yaşını
Bakışların perde
Saçın Venüs
Benim için fark etmez ama
Ayıp oluyor yaşama…
..
Sevmek cesaret ister emek ister
Çiçeklerin sevgi koktuğu bahçeye
Girmek için yürek ister
Dikeninden korkmadan güle el uzatmak
Aşk ister sevgi ister
Acıya aldırmadan kana alışmak gerek....
..
Yazmak güzel biliştir
Eğitici bir iştir
Cesaret ve bilgiyle
Doğruluğa gidiştir.
Yazmayı sever isen
Doğruyu bilir isen
..
Sırtımdan vurupda gittin ya beni
dönmeye cesaret kaldımı geri
eskiden sendin gönlümde gül peri
şeytanım bile olamazsın şimdi
geceyi severdim gözüyün rengi
kirazı severdim dudağın gibi
..
Duydum gönlümdeki çığlığı
Bir sukut çöktü dilime
Sessizliğin dilini dillendirdim
Korkularım haykırdı; kilit vurdum dilime...
Korku; cımbız cımbız deldi yüreğimi
Cesaret; ey cesaret,nerdesin?
..
Bir gece yarısı asabım bozuldu,
Yavaşça çıktım evden,
Altın yüzüğümü, alyansımı
Saatimi bırakmışım;
Üzerimde boş bir cüzdan…
Yürüyorum, elimde anahtarlarım,
Belki dönerim diye…
..
Kalbinin sesini duymak istediğinde, bütün şehir uykuya dalarken, sen uyanık kalırsın. Hapsederken uykunu gece lambasının çiğ ışıklarına, gözlerini tavana diker ve kendini, az sonra izleyeceğin mutluluk filmine kaptırırsın. Önüne çıkan ıssız yollarda yürür, bir kalbin içine kadar girer ve şifrelerini çözersin teker teker. Heyecanla karışık bir şaşkınlık alır yüreğini. Bakışlarına cesaret, duruşuna da feraset tesir eder. Korkulu düşler huzura bürünür birer birer…
Ümitlerin sana el verir ve hayallerin, taze biten bir çiçek gibi dallarından yeşerir. Adres sormadan koşarsın küçük bir yüreğin koridorlarında. Karşına çıkan hoyrat ve bir o kadar da korkak engelleri aşarsın yılmadan usanmadan… Bakışlarına bir berhudarlık bulaşır. Sükûnete teslim olan dilin, yerini, bitmeyen sözlere, tükenmeyen cümlelere bırakır. Yitik bir mutluluğun peşinde ömür tüketenler senin bu halini görseler, ayakları yerden kesilen, kanatlarından pervaz eden bir üveyik sanır.
Billur gibi duru, saf su kadar temiz ve güneş gibi parlak bir yürektir günbegün özlemini çektiğin. Beklersin… İnsan neyi aşk ile isterse, Allah onu nasip eder çünkü, bunu bilirsin. Başını gökyüzüne çevirir, ellerini semaya kaldırır ve ancak Ondan istersin... Sonra kâinatın ihtişamlı sahibinin dillere destan rahmetine sineni çevirirsin. Üzerinde duran inatçı bulutların birden bire zail olduğunu gördüğünde, istediği zaman alan, istediğinde de veren tarifsiz bir gücün dualara teveccüh ettiğine şahit olur, edebildiğin kadar şükredersin. Yekpare aydınlıklar üşüşür üzerine, mutluluğun resmini ellerinle değil, yüreğinle çekersin.
Rüyadaymışsın gibi ama gözlerin açıkken izliyorsun işte hayatının en güzel filmini. Bırak şimdi yüreğine attığın çizgileri! Kalbinin seni götürdüğü yere çevir dümenini. İşte gördün ya; çözdün çözülmez zannedilen düğümün birini. Söyle şimdi bana; yüzündeki tebessüm, izini sürdüğün mutluluğa visal olduğun için mi? Yoksa kalbini yaratan rahmeti sonsuz güç, kalpten istediğin dualara karşılık verdi diye mi?
..
Ellerin ellerimde yatmış,
Başın göğsüme yaslanmıştı.
O anı bekliyordun da
Cesaret edemiyordun sanki...
Avuçlarımız kenetlenmiş
Nefesin nefesimdeyken,
..
Bıçak Yarası
Cesaret
kından çıkmış
kara saplı bıçak gibidir..
içimizde kalırsa paslanır,
çıkınca bizi yaralar..
..
Cesaret
Elimi tutmaya cesaretin varsa,
yüreğinde insan sıcaklığı duyacaksın..
Kolkola yürüyorsak aydınlığa giden bir yolu,
içimizde yanıyorsa uygarlığın ateşi
..
kandırıpda malın elinden alan
kimsesiz görüp hemen de dalan
bakarlar evine yaparlar talan
çalan insan bana insan değilki
mutlu yuvasını biranda bozan
yazar imiş bunu cesaret ozan
..
kandırıpda malın elinden alan
kimsesiz görüp hemen de dalan
bakarlar evine yaparlar talan
çalan insan bana insan değilki
mutlu yuvasını biranda bozan
yazar imiş bunu cesaret ozan
..
Koca çınar koca ağaç toprağa saplanmış kökleri
Etkilenmez ne yağmurdan ne kardan mahvederdi fırtınaya dönen yelleri
Ne meyvesi var gölgesinden başka kuş sesleri bozar sinleri
Ben buyum sevseniz de sevmesinizde der hiç konuşmayan dilleri
..