Tufanın ardında kalan 
kül...
Nice yanmalara
Nice tutuşmalara müteakip
Seslenip gecenin orta yerinde
Çarşaf gibi seriyor hüznünü
Göğüs kafesindeki kuşa
uçmayı öğretemedi
hiçbir şiir.
Bu yüzden
kendine hapissin,
kendine mahkum..
Hayat bir bahar yağmuru gibi gelir geçer. Bir iz bırakmak istersin hayatta, iz su gibi silinir gider. Masal gibi bir aşktır bazen ayakizi gibi bir iz bırakmak hayata. Faili sen maktulü ben olan bir aşk..
Gözlerin
Bir akarsu kenarında
Su içen
Su büyüttü
Yorgun güzlerimizin bezgin ağaçlarını.
Yapraklarında keder vesikaları.
Hüzün, verir hükmünü ağız dolusu gülüşlerin.
Şimdi her toprak
İçimizdeki ölüyü büyütür.
Senin yokluğunun adıydı asıl tufan,
Gecelerimi umuda boyayan
Sabrı, aklıma
kızgın demirlerle dağlayan.
Sen ki bilmem hangi kırın narin çiçeği,
Meğer gökyüzüymüş yüzün,
ardıç ağaçlarının peşisıra sürüklenen
bir baharın yamacında.
Susmak bilmeyen yelkovan kuşlarının
Ve içimdeki yıldızlı akşamın
eskittiği.
Vuslatı değil miydi şiir,
kalem ile kağıdın?
Kelimeler denizinin
en nadide ismi saydığım
sen...
Dağlarıma çığlarca gam bürüdün.
Hüzün,
hayatın çarklarına kaptırdığımız
yüreğimizden akan
tek damla kan mıdır?
Belki yitirilen baharlar,
yalnız içilen akşam çayları,
Duyuyor musun,
içimden bir yangın sesleniyor,
a ş k b u.....
Yosunlarımıza sarılmış bir deniz,
içimdeki kül gölünde
beyaza hasret bir nilüfer..
ışığını döküyor
güneş, kavından.
b i r l i m o n a ğ a c ı y l a d ü ş ü n ü y o r u m
dört gündür uyumamış
kederden gözlerinde şarapnel uykusu,
şiiri iğdiş edilmiş kan gülüşü



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!