Radyoda bir unutulmuş kavga türküsü
Eski muhariplerin ezbere bildiği
Başından sonuna binlercesinin öldüğü
Çocuk sesli türk kızının söylediği
Radyoda bir unutulmuş kavga türküsü
Kapıyı sıkı kilitle, pencereyi kapa, perdeyi ört,
Eğil usulca, kulağına sırlarımı fısıldayacağım.
Bir ustura, iki aşk, üç ellerim sıcak, dört,
Ah, seni düşsel bir gülün kesitlerinde saklayacağım.
Bir Türkiye haritasında neredesin sen,
Sakalım bu gece neyi işaret eder
Işıkların sönmesini mi
Söndürmesinler geliyorum geliyorum
Bağıracağım ama pencereyi bulamıyorum
Bulursam bir bulursam hiç acımayacağım
Üç kere bağıracağım kadın kadın kadın
Dibi yılandan soğuk bir kuyudur gece
Kendimi alıştırdım bekliyorum olacağı
Ölüm ve hüzün hepsi budur bence
Sağı solu kaplar sis söndürür odu ocağı
Ali aysel ve ben yani biz üç suç ortağı
Ey istanbul,
Sokaklarının, sokaklarının içi
Tehlikelidir.
Makadamlarında kız bir izmarit
Üşür damar damar,
Kimin ağzından süzülmüştür, usulca
Islağım, az sonra ateşlenirim,
Dilim kuruyor, elim titriyor,
Bir değnek gece,
Beni döven.
Terliydim içmeseydim o suyu
Gökyüzü çıplak
Bulutlar yok bu akşam
Akşam dilsiz
Ve öfkemiz bilenmiş malta bıçağı
Yansıması parlak
Seni görmemle birdenbire oldu,
Girmemle berberlere, manavlara, yataklara.
Birdenbire oldu, bir damlacık ve beyaz bir kuş
Ki hüznün köküne dümen kırmış.
Caddelerdeki kalabalık beni ağlamaklı yaptı.
Bir düş gibi
Eriyerek gitti
Nereye olduğunu
Yüksek dağlar bilir ancak
Böyle düşünüyordu
Utanarak
Yağmur çiseliyor tıkırtılarla damımızda
Sanki bir şeyi çağırıyor içimizden
Bir şeyi... Neyse o şey, diyor ki,
Benim adım hüzün, benim adım sevgi...
Bir çay demliyorsun, tavşan kanı, mis gibi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!