Işıklı kurşunlar yağarken o bildik yaz gecelerinde
İki büklüm yapış yapış sen
Tarifsiz sevdaların kollarında yoğrulmuş
Musalla Burcu’nun derinlerinden çıkıp
Gelirdin
Ada’nın yeşili gözlerinde
Maviler umut gökkuşağında
Mars’tan haberler gelir habire
İnsanlar uzayda
Hava eksi birlerde
İçim dışım ölen çocuklar uzak ülkelerde
Bir ayağım İstanbul’da, Londra’da
Bir ayağım Kıbrıs’ta
Bir de bu denizler olmasa arada
Küçük bir kıvılcımdı tutuşturdu beyaz mumu
Alev aldı beyaz mum kanar gibi kırmızı
Meltemin tangosuyla dans ederken aydınlık
Ağır ağır ufaldı günün yorgunluğunda
Alevi parladıkça akan gözyaşı mıydı
Tükenen kıvılcımın suskunluğu mu birikti
Sen meltem kokuyorsun
Meltem ise Lefkoşa
Buraları hep gri
Melteme gitmeliyim
Dedler ki orada da
Çığlığın sesini duymak varmış parçalanmış yaşamlarda
Çaresizlik yokluk kan duvarlarının gizleyemediği
Yıkıntıda miyavlayan bir yavru kedi korkak
Kadın çökmüş duvarın ardına gizlenmiş kendince çocukları çığlık çığlığa
Kadınlığı sonsuzluğa yolcu
Az ileride ölü gözlü yalın ayak bir kız
Akşam iniyor
Asırlık manolya ağacının tepesinden bahçeye
Beyaz bulutlar yarına yolcu
Bir martı geçiyor ok gibi
Çığlık çığlığa
Piyanoda hafiften Chopin noktürünleri
Çıktı gençler dağlara
Yurdu savunmak için
Ne ders kaldı ne okul
Her şey özgürlük için
Yok okul vardı pardon
Gece nöbetten sonra
Palamut hamsiyi yutuyor
İnsan palamudu
Büyük balık küçüğünü yutuyor
İnsan büyük balığı
Öyle bir düzen ki bu düzen
Yutan yutana
- Lefkoşa Selimiye Camii uzaklarından-
Sağlam temelleri yerin dibinde
Mesarya Ovası'nın sarı yaz sıcağından almış rengini
Duvarlar
Dimdik onurlu
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!