İrkilmek zamanıdır
Savaşın solgun yüzünde kaybolan gölgem
Gövdemi siper edeceğim ne kaldı
Sözlerimdeki gizlilik kelimelerden mi
Kaçımız ya da kaçgınız…
Yasaklı bölgelerden geçtim
Adım levhalarla tescillendi
Gün yüzünde bir öbek taşı
Devrimlere yüzünü çarpmış insan
Neden beklenti duyar
Çocuk tebessümünde boğulmak
Mezar taşları masum durur
Bir çocuğun yaşam dolu gözlerinde
Yığıntılı yaşam kaybolur
Gündüz kirletilmiş bir evrak gibidir
Gece sanki tüm gerçekliklerden sıyırmıştır kendini
Yoksun bırakılmıştır insanilikten bir benlik
İnsan bu
Besler içinde en tüccar kinleri
Uyku ile uyanıklık arasındaki
Gerçeğin ötesinde
Serzenişlerine
Ölü bedenle göğüs gerer
ekranlar ağlama duvarı
kalbim ıstırabımı gizler
gözlerim kanayan yürekleri saklar
binbir türlü öğütlere körelmiş dünya
yaşamın gönül hizası şiddet olmuş
vicdanlar ablukaya alınmış
gönlüm köleler ekiminde susmadı
bağnaz dünyanın köle tüccarları
kafamı kaldırmaya vaktim yok
şimdilik çıkacak yokuş bulamadım
olamadım dünden öncekinden
bugünden sonrakinden
Geceyi bekleyen aşikar yıldız
Gündüzün müjdesindesin
Bahardan sonraki ay
Ne mutlu bir gündesin
Çağlayanlar diriliyor sesinde
Bir günbatımı daha aydınlanıyor
Dolambaçlı yollardan geçtim
Saatin zembereğinde görmedim zamanı
Bir girdap ki üzüntüde boğulan
Sağırlar diyaloğunda konuşamadım
Vahşetten berkitilen bir dünya
Avuçlarımda çoğalan
şehrin ışıkları
bir daha yanmamacasına söndü
toz bir bulut daha yükseldi
ay ışığının altından
daha kaç bahar gebedir umudun gününe
adı anılmaz bir yoksunluk
karmaşık hesaplar içinde
horoz şekerleri gibi en ucuz kefenler
bitmeyen düellolar arasında
horoz şekerinden de yoksun
beton yığınları arasından donmuş bir gözyaşı damlar
acınacak yerlerini yok eden dünyayı sızlatmaz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!