Özlüyorum;
mutlulukla kahvaltıyı,
rengarenk gündüzleri,
dostlarla kantinde içilen çayları,
Özlüyorum;
makarna günlerini
birini bekliyormuş rolü yapıyorum
aslında seni bekliyorum
gelmeyeceğini de biliyorum
garson gülecek beki de halime
mekanın ismini sormasaydım keşke
bir başıma oturuyorum sokak ortasında
insanlar durmaya yollar yürümeye başlıyor
bir dalgınlık anında rüyaya dalıyorum
hayır mı şer mi kestiremiyorum
birden uyanıyorum rüyanın korkusunda, yasında
kapınızın açılmasını, ışığınızın yanmasını bekliyorum
Bunun da mı adı sabır?
Hiç olmamana,
Hiç olmayacak olmana tahammülün adı da mı sabır?
Bunun adı sabırsa;
Bunu da sana atfediyorum
Senin saçların dökülüyordu, şikayetçiydin.
Benimse saçlarıma karlar yağıyordu, şikayetim yoktu!
Senin dökülen saçlarının ardından,
Duyduğu derin kederden…
Yatağım soğuk
Yastığım kirli
Odam güneş görmez
Arar gözlerim yine de
Boş kalan sandalyemi
Kaybolduğum caddeleri,
Sen ve Ben,
Birbirimizden uzaklarken,
Duyduğun ince bir sızıysa
Ve duyarsam ince bir sızı;
Üstüne üstelik
kılıcı keskin kadınsın
tek zaafın sigara
ilk halifeye benzemesin talihin
kılıcın keskin ama ömrün az olmasın
yaşaki gör nasıl çıktığını
yavuzun şirpençesi misali sırtımda...
Yağmur çiseliyor nazım hikmet serez çarşısı
yağmur çiseliyor,
korkarak
yavaş sesle
'yine bana gülermiş gibisin'
ne de kötü bir teselli
meğer yirmi bir ne kötü sayıymış
buraya kadarmış demek,
unutan iyileşirmiş
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!