evimiz dar bir sokağa bakardı
penceremiz fakir bir yola
köşede bakkalımız
önünde muhabbeti kasa kasa
aşağıda çaycımız
kapısında küçük bir masa
Yalnızdır şimdi evimiz
Karanlıktır içerisi
Soğuktur odaları,
Rutubettir tavanı
Bahçesinde annem yoktur
Kurumuştur çam ağacı
Bendeki bu hal eylül yalnızlığı,
Dalından ayrılmış, sararmış yaprak misâli.
Her rüzgarda bir o yana bir bu yana savrulan.
Ve gözlerim nisan bereketinde...
Evim ağustos sıcağında olsa ne yazar, yüreğim zemheride...
Gecikmesinde sakınca bulunan hallerden bir polis araması aşk;
gecenin derininde, en olmaz yerinde...
Sigara paketlerinin dahi içine bakılır da, kelimelerin yetmediği yerde koç başıyla kırılan kalplerin ne dediğine asla...
#KaftarFreud
çocuğumu toprağa vermişim sanki
küçük dünyama kamyon çarptı sanki
hayallerim deniz aşırı taşındı sanki
bu okyanusta faili meçhule gitti gençliğim
haklısın değiştim
açıklayabilirim bekle!
sırtını gösterme hemen
yeterince ezberimde
yaşamaya birazcık olsun hevesim kalmadı
o yüzdendir ki,
Sözün baldı, yokluğun tuz,
İki okyanus kavuştu bugün...
Benim akarım sana
Senin izanın bana
Arada ince bir çizgi olsa da
Suları ayıran...
bir başkasına çağlama ihtimalin;
bozuyor ağzımın tadını,
kurutuyor bağımı bostanımı,
viran ediyor gönül tahtımı.
zerre hakkım da yok oysa ki....
iki yabancı
önce gözleri yabancılaştı,
sonra elleri,
hisleri.
iki yabancı
yabancılaştılar birbirlerine
susatır dudakların yarınlara
seninle geçecek günlere
uyanacağımız sabahlara
aşkın sarmaş dolaş kollarına
içerken dudaklarından seni
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!