Gecenin koynuna saklanıp
Bir nefes çekiyorum seni.
İçimde karanlığım
Yıldızlarda solgun bir tebessüm
Mehtabı bulamıyorum
Gözlerim bakar kör...
Uyuduğum odada karafatma var
Sessiz çığlıklar atıyorum
Duyan yok
Dilim damağım kuru ellerim yarı felç
Kıpırdarsam duyacak beni
Gözlerimi kapıyorum
Sarilinca sana ağu yutar yüreğim
Sonbahar kapımı erken çalar..
Yapraklarim dokulur ayirılık kokarım
Kor kuyulara sakladığım
Aşkımın düşü ile uyanır
Sebepsiz Korkarım.
Singapura geleli 20 gün oldu ilk günlerdeki şaşkınlığımı atlattım harika bir şehir teknolajinin her tür imkanı var küçücük beşikteki konuşma bilmeyen bebelerin elinde son model telefonlar oyunu açıp basıyorlar düğmeye gözlerime inanamıyorum,,, şimdi alıştım........
Sabahları uyanıp erkenden sokakları dolaşıyorum her yer pırıl pırıl sokakta sigara içmek değil yere atmak yasak aksi halde hapis cezası sakız çiğnemek yasak o kadar çok yasak varki....... neden insanlar bu kadar saygılı, korkak...
Şaştığım şey şu sabah erken yola çıkan küçük kamyonet tipi arabalrda alt tabaka yabancı insanlar var inşaat yol tamiri vs vs işlerine gidiyorlar servisle Filipinlerden hindistandan gelen esmer tenli insanlar hemen göze batıyor alışveriş yaptıkları marketlerde ucuz şeyler satılıyor aralarında dolaşmaktan mutluyum onların gözüne bakınca gülümsyorum çocukları inanılmaz güzel bazan dayanamıyor uzanıp dokunuyorum hissetikleri minnet gözlerinden okunuyor değer verilmmenin güzelliğiyle gözlerinin içi gülüyor.
İlk geldiğim günlerde özel lüks bir villada kaldık asri hapishaneydi bana göre ...havuzu ve süper lüks tasarımı ile rya gibi birev gel görki en ufak bir huzur duymadım kızıma buralarda kalmayalım insanların sokaklarda dolaştığı bir yer bulun orda kalalım amcalarının evi varmış devlet evi deniyor 15 gün sonra boşalacak bekleyelim diyorum bekliyoruz taşınacağımız devlet evlerine 2 gün önce taşındık türlü türlü insan modeli ağzım bir karış açık seyrediyorum başka bir dünyadayım dünyanın her yerinde insanlar çocuk genç kadın erkek aynı aynı duygularla yaşıyor aşklarını görüyorum sarılıp öpüşüyorlar kimse dönüp bakmıyor kadınlar narin xxs en küçük bedendende kendi inançlarına göre yaşıyor eskiler... yeniler amerika hayranı dillerini anlamıyorum ama akşama dek onların dilinde tv izliyorum alt yazı ingilizce oluna anlıyorum ........ devlet evlerinin alt katında oturanların hemen hemen hepsi kendi kapısı önündeki toprağa bahçe yapmış inançlarına görede düzenlemiş buda ve mao heykelleri var......... hemen hemen her kapının önünde 10 15 terlik kalaballıklar belli evde terlik kültürü yok ancak sokakta giyiliyor ekvator bölgesi 4 mevsim yaz kışı olmayan bir dünya aklım sevdiğim de olsada mutluyum 2 gün süren temizlik operasyonundan sonra alışverişe gidiyoruz kızımla en yakın markete .......hemen yolun karşısında 200 metre solda caddeyi geçer geçmez karşına çıkıyor... satıcı kadınlarla ingilizce anlaşmaya çalışıyoruz çat pat faydası oluyor gençlerin hepsi biliyor yaşılar hala eski dillerinde ısrarcı sabahları günlük güneşlik öğleden sonra her gün ama her gün yağmur yağıyor genellikle saat 4 dedoğru sicim gibi boşalıyor aniden alıştım yağmuru oldum olası severim ıslanınca ruhumun yıkandığını düşünüp huzur buluyorum nsrini bulmuş kendine siper ederek beni uzaklaştıryor aklınca kolaymı binlerce nesrini kucakalayack kadar geniş bir yüreğim var bir görse bir görse kızım sesleniyor
- Anne senin yoğurdu unutma
Aklıam başıma geliyor ne alacağımı hatırlayıp dolaptan 2 kutu yoğurt alıyorum sepetidoldurmuş kız hıncahınç
Gecenin üçü içimin boşluğuyla baş başayım
Bir türkü tutturuyor dilim
Gittide gelmedi canan buna ne çare
Huzur bulmak için yazıyorum
Penecereye vuran yağmur
Her damlasıyla eski bir makam
Özlüyorum özlemek yetmiyor
Canımı acıtıp bağırıyorum
Gel! Memleket yüzlü sevgilim
Toprağın kokusuyla aklımda
Olur olmaz düşündüğüm vakitler
İçime düşüyor adına verdiğim akidler
Gozlerimden akiyor cocuklugum
Yuregime sevincleri giyinip
Mahalle sakinlerine gidiyorum
Bayram sevinci civil civil
Kapi tokmaklari eski
Yurekleri genc insanlarla dolu
Nesrin, yaban gülüm..
Ağustosta açman lazım senin
Vazgeçme hayattan
Yeryüzünün bütün sevdaları bahçende
İçinde bin bir umut
Dayan.......
Bir tutam acı avuçluyorum
Ağıtlar yanan taş sokaklarda yürümek zulüm
Kimsenin yüzüne bakmadan geçiyorum
Kulaklarımı açıp dinlesem azap
Sussam…
Gözlerimi kapayıp ağlıyorum
Sol yanim karanlik
Uzatmis kollarini
Bedeni bedenimde
Kan yagmis yuregime
Kok salmisim salkim sacak
Aklimda bir bunak
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!