ölçüsüz bir çizgiydin
zamanla aramızda
düşlerimizi giydin
çok uzak bir yıldızda
kadın gibiydin biraz
bir güle kapanıp kalmaktır şimdi
bir denizi kağıtlara geçirmek
her aldanış sudan bir şey koparır
aşklar birbirine benzer giderek
kumsalların iliğine çekilir veda
Anladım, yaklaştım, öyle yakındım,
Ötesini arayan delinin teki,
Eriştim anlama, aşktan sakındım
İçimde kaldınız, sen ve öteki...
Birden geldi, fena çöktü gövdeme
atlas... üstümüze serilen upuzun atlas
kimin gölgesi kaldı derinde
kimin elleri bu kadar beyaz
biz daha kıyıları anlamıyorken
kimin rengi bulaştı ellerimize
Emrah'a
Gökyüzünün altında oturan çocuk
Gibi dururdun akşamları, dağılmış ve yalnız.
Zamandı üstümüzdeki kalın kabuk
Bir gülden çıkılırdı sabaha, sonrasız.
ölüm bile geçti, dağıldı mevsimler
durma! artık ne kalıysa götür o yazdan
ah, o solgun yüzünü tuhaf bir hüzün bekler
bulutlar gözlerinde yol alırlar birazdan
deniz gibi midir ilk yazların bir yeri,
1.
Su kendine dönüyor, mavilikler kendine
Kendine dönüyorsun, işte; kendi yüzündür,
Hiç kimse görmemeli, saklan suyun sesinden
Üşümesin yıldızlar, yalnızlığını söndür
iç içe sokaklarda, bir ara-
uzaklaşan lambalar, görmediğim kız
akşamına vardım tüm şehirlerin
bahçelere doğru, öyle anısız
kendine dönen boşluk, taze akşamda
sanki güzlerin arkasından görünür
o, sözlerle uzun açtığın yumak,
küllerin peşinde soğur ve kömür
gibi... kalsın, şimdi gözden kaybolmak
zaman taşların içtiği yerde durur
bulutların içinden bir kapı görünür
şimdi yanlış odalara dolar kum,
artık atı başka ovalara sür;
geldi, geçti bir yalnızlık olduğum
aşklar belki çıkar gider kapıdan,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!