Ah be çam ağacı, yaslanırdın evimin duvarına,
Penceremi açtığımda hemen sokulurdun odama.
Kışıma umut olurdun,
Yazıma ferahlık doldururdun.
Senin gibi ben de severdim sessizliği,
Bir iki kelam etmeden anlardık birbirimizi.
Bahçemin nazlı çocuğuydun,
Rüzgar estikçe salınır dururdun.
Çam ağacı, biliyor musun hangi mevsimdi o?
Dallarına kuşlar yuva yapmıştı,
Öksüz bir sincap sana sığınmıştı.
Nasıl da güzel bir kalbin vardı.
Diğer ağaçlar çiçek açardı,
Her mevsim süslenirdi, püslenirdi.
Bilmem, onları kıskanır mıydın?
Sahi çam ağacı, sen fakir miydin?
Dört mevsim hep aynı elbiseni giyerdin.
Senin gölgende büyüdü çocukluğum,
Kiraz dudaklı tebessümlerim vardı.
Üzerime düşen iğne yaprakların,
Sanki gizli mektuplardı bana yazdığın.
Sonra bir gün...
Bir motor sesi kazıdı sabahı,
Köklerinden utandırdılar seni.
Sanki hiç yaşamamışsın gibi,
Düştün yere ,sessiz, suçsuz, yorgun.
Şimdi o duvarda yaslanacak yerin yok,
Benimse yaslanacak yüreğim kalmadı.
Pencerem açık, ama rüzgarın eksik,
Ah be çam ağacı, sen gidince ben eksildim biraz daha.
S.GÖL
Kayıt Tarihi : 27.10.2024 17:17:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!