şarapın kımızı kanıma karışınca gördüm
her ışıkta öpüşüyorduk ve üşüyorduk
kanunlar vuku bulmuş bizi seyrediyordu
bin ihtilal geçmiş isyandan seyrediyordu
dar ağzı bir ülkenin uşağı hayatım uzunca önümde
öptüğün yeri kokluyordum şüphesiz
ışıldadığın kıyılardan nezdinde izini gizliyordu
bir melodiyle ayrılıyordu tarumar kollar
sorunsuz dalganın hayaline elimi koymuştum
sınırsız gecenin derininde koştum
doğrusal acıların eşiğinde
uyandığım yer kanunsuzdu
mamafih geçmişimden korkuyor
parmaklıklı duyguların anahtarını saklıyordum
durum vahimken bilhassa duruluyor,
dağılıp başka yönlere toplanıyordu sonum
tekrar seni seyrediyordu kıskançlık,
ah o bitmeyen kıskançlık
bu son olsun ki ıstırabın melez inşaası
sinek gibi içinde çorbanın
hissettiğim kandan cümle öbekleri yıkılıyordu
ama vaziyetim, uzak yurdun oğlu
istikrarlı yanlızlığın uşağı anlayacağın
gençliğin yetmediği yerden ısınıyordum fosforlu
fosforlu aydınlatım -ım şuurunu zorluyordu
zorlu labirentlerden sarhoş uyanıyorduk
yüz göz şişmiş, ölüverecek kadar vakurduk
sabrım yakamdan çekiştiriyordu yanında
sonsuz bir tavsiyenin huzurunda uyanıyordum
belki kalkıp gelen her fikir korkutuyordu beni
belki kalkıp gelen her yenicilik sersemletiyor
belki kalkıp gelen alıp götürüyordu birşeyleri
tekrar bulunduğum sahnenin suflörü
çulluklar konarken zorlu
kardı düşen ya da dolu bilmezdi
başıbozuk boz yurdun balıkçılarından sıyrılıp
kamikazelere doyuyordum bu korkunun çukurlu
dar boğazın üçüncü dünya savaşıydı iç anadolum
kartezyen bağlaçlar kovalıyorken bulunduğun şehri,
ah güzelim, sen ne kadar da yakındın toprağa
ve ne kadar sıcak bu çamurda
bir bağlaç daha kusuyor gözlerimiz
herşey uzak
bir damla daha arıtılıyor ağzından
herşey dağınık ilayda
cümle saçlarının büktüğü zamandan,
kapandım içime kirpi gibi
yatak yarılmış
dazlak suratımın peşmergesi ise,
aksak o bitmeyen akşamın kargası,
beni itiyordu uykusuzluk içine daimi şekillerde
bir saat daha durdu zorlu akrep yollarından
hududu kollarından oluşan,
şu hani bahsetmiştim; yok olan,
ya da olmayan,
gençliğimizle birlikte belki yok olan,
yegane saflığın tımarhanesiyken hayat,
ısınmış her koşenin tefsiridir bu içtiğim
sen uzakken,
sardığın her sigaranın dumanından
yıkılan şehir tekrar tekrar izlenir.
Kayıt Tarihi : 28.2.2020 02:02:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!