Çığırtkan kadınların bağırtısı terminalde,
Kavak yelleri estiriyordu, yansıyan duvarlara.
İnekler; öküz olmuş, kokuşmuş arenalarda,
Değişmiş cinsellikleri, boğazdan yukarılarda.
Ortalıkta dolaşan eli demlikli çaycılar,
Ağızlarını açıp, bu duruma bakakaldılar.
Ya o oturaktaki bilinçsiz sarhoşlar,
Sağa sola, naralar savurdular…
Terminal, vurgun ve soyguncudan geçilmez olmuş,
Uyuyanlar, parası olmayıp da güvenenler cebine,
Bir kısmı da çökmüştü, yanık kazanın dibine,
Kazan kaynıyor, insanlar buharlaşıyordu havaya.
Cin ve şeytan gibi paralılar uyanık,
Bin bir çeşit insan koşuşturuyordu;
Sevinç, üzüntü; yaşam, ölüm; çile, sefa…
Renksiz, tarifsiz bulutlar; adı da busbulanık.
Cimri zenginler bulundu, tarihler boyunca;
İnfak etmesini bilmezler, yaşamları boyunca.
Kaybetmişlerdi, kazanacakları her yerde,
Ahiret ve dünya mücadelesini zihinlerinde.
Hırsızlık büyük suçtur, ama neden bilir misin?
Zenginler infak etmezlerse karnı aç insanlar;
İş, aş bulamazlarsa umutsuz dünyalarında,
Çocukları için ölüm ve kalım mücadelesi verirler,
Anlamsız hayatlarının, daracık boğazlarında…
19.09.1992
Ankara
Kayıt Tarihi : 23.5.2009 15:09:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)