Dün yüreğim sende tutsaktı,
Şimdi bedenim dört duvara.
Ne yapsan ne etsem fayda etmez,
Bu nemli koğuşlarda.
Bir yudum demli çay,
Haydi anne, bana babamı anlat biraz,
Yakışıklı mıydı anne?
Yoksa filmlerdeki o kötü adamlara mı benziyordu?
Ama benim babam kötü değildi,
Söylesene anne;
Kötü değildi değil mi?
Çoğu aşklar zamansız olur
Bir kasırga gibi vurur insanı
Volkan misali patlar yüreğin
Ve gözlerin olur gözlerim
Uykularım firar eder gözlerinden
Sözün yerini sukuta bırakıp
Sessizce gidiyorum
Kaldırım taşlarına ayak izlerimi
Bir tahta masa üzerine ismini
Ve gözlerimdeki resmini kazıyarak
Sessizce gidiyorum
Gecenin bir yarısı;
Kaldırım taşları dolanıyor ayağıma.
Rakı kokan sohbetlerde;
Sarhoş kelimeler oyuyor beynimi.
Uykum almış başını gitmiş,
Gecenin sükuneti;
Bir şarkı söylemeliyim sana dair
Güneş kadar sıcak
Güneş kadar yakıcı
Güneş kadar göz alıcı
Ama sade olmalı ay gibi
Hür olmalı yıldızlar misali
Acı ile yoğrulmuşum
Örneğin top oynayamamış
Topaç çevirememişim
Yüreğimi doğramışım sevdiklerime
Akbabalar çöreklenmiş hasta bedenime
Şimdi soruyorum baba
Sen hüzne dalardın
Gökyüzü ağlardı
Sen gülümserdin
Benim yüreğimde devrim olurdu
Dağlarda koyaklarda
Yıllar yılı paraladım yüreğimi
Yüreğime resmettim bahar gözlerini
Gel artık gel n’olursun
Vur öldür beni ölümüm senden olsun
Rüzgârda dans eden saçların
Haliç’te bir sabahçı kahvesinde
Güneşi karşıladım umut ile
Bir bardak çay
Yüreğinin sıcaklığında bir simit
Radyoda: segâh bir şarkı
Nakarat: martılardan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!