Sen;
Eski bir şarkı,
Kırık bir plakta…
Gölgesine sığınılan
Bir ağaç,
Altına minder atılan…
Bırakma kendini yaban eline,
Sararan yapraklar toprağı bulur…
İnsan sahip çıkmaz olmuş diline,
Susmak zehirse de susan kurtulur…
Böl tamı ikiye nerde yarısı,
Sen ve ben;
Gece ve gündüz,
Yürek yangınında kana kana içilen su...
İki bakış arasında
Bir anlık ışıltı,
Bir sevgi sözü
Gülüm benim bahçemde gül
Solsun gitsin, sen bir gül de…
Adım anıp eğlensin el,
Ömrüm bitsin, sen bir gül de…
Gözlerim dolsa da öyle,
o bendim kapıları zorlayan,
yıkamadığım kapılar önünde ben,
ardında sen kaldın,
ey! gözleri boncuk;
yetişemediğim açlığına yılan, yıkılan çocuk…
Bakışın keskindir kılıç kalemden,
Kâtip olmuş ferman yazar gözlerin…
Bir yıldız bir güneş sensin âlemden,
Kâtip olmuş ferman yazar gözlerin…
Kimi gün bulutlu gül yüzün efkâr,
Bahçende kırmızı güller açar
İğde kokuları sarar, iğne
Yapraklı çamlar hüzünde…
Öyküler dermansız, şiirler naçar…
Yağmur iri iri yağar, yine
Bırakıp gönlüme derdi kederi,
Sen gitsen sevdiğim ben gidemem ki...
Bu ömür denilen acı kaderi,
Sen çeksen sevdiğim ben çekemem ki...
Karanlıkla ışık gece ve gündüz,
İçimde şiir var demedim daha,
Akşama belki de belki sabaha…
Dilimin ucunda demedim daha,
Akşama belki de belki sabaha…
Sözcükler içinden bir bir seçilir,
Ah!
Eyvah!
Bahtın da siyah
Bir yazgı kalmış gibi,
Kader ırmağının kim sahibi;
Akıyor gidiyor sanki mahşer misali…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!