Alın çizgilerinde bir mazinin izi var
Çatlamış kıvrımların yaşın kadar ihtiyar
Hasret yelleri eser o dâvûdi sesinde
Hatıralar gizlenir zülfünün gölgesinde
Yüreğini doldurmaz gündelik avuntular
Hep içini kemirir saçaklı kuruntular
Bir bulutun içine girip saklanır yüzün
Güneşi omuzlayıp dağlardan aşar hüzün
Ay yüzünü göstermez, yıldızlar diyet ister
Karanlığa bürünmüş gökyüzü senden beter
Yalnızlığın karışır gözlerinin terine
Sallanır koca şehir yıkılır üzerine
Diyorsan ki "Usandım şu gönlümün nazından!"
Dön yüzünü aynaya, çığlık at en azından
Bıkmadın ki ardına dönüp dönüp bakmaktan
Bıkmadın ki düşlere dalıp dalıp çıkmaktan
Ruhun başka alemde, tenin çürür döşekte
Aklın firara gebe, her gün bekler eşikte
Ne zaman aklamaya çalışsa aşk yargısı
Pankart açar kalbinde yaraların sargısı
Düşünceler saplanır kahrının batağına
Geçmişin gölgeleri uzanır yatağına
Sessizliği bölüşür rüzgarların ıslığı
Rakseder dudağında sözlerin arsızlığı
Celali bakışların anda takılı kalır
Kirpiğinin ucunda zaman asılı kalır
Saatin nabzı düşer, dakikalar heceler
"Yuh olsun!" Derken sana fecre yürür geceler
Kayıt Tarihi : 4.5.2024 17:15:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!