Gülemeyen yüzümün kağıda yansımasından yazıyorum yine
ben her zaman yere sert düştüm bu hayatta.
Hiç de öyle kolay olmadı ayağa kalkışlarım.
sana doğru uzanan bir el olmayınca bir başına asla doğrulamıyor insan.
Birbirine sıkıca bağlı sevimli bir mandalina gibi olmak isteyen ruhum,
şimdilerde etrafa saçılmış nar taneleri.
Özlemenin yutkunma yetime müdahalesinden yazmaya çalışıyorum bunları sana
Gel seninle dertleşelim biraz
Bilirim bir gün okursun, mutlaka uğrarsın bana.
Her şeyin bir gün güzel olacağına dair kendimi kandırmaya yönelik argümanlarım tükenmek üzere sevgilim
Bana yardım edebilir misin?
sizin orada da günlerden çarşamba mı bugün
Hiç farkında değilim günler ne çabuk geçiyor
İnsan kemiklerinden acıyınca zamanı farketmeyebiliyor
Oysa ben sana daha dün sarılıyordum, daha dün!
Al işte zaman yine kalemde kan vakti olmuş
kalbimin bedenime sığmadığı yerden yazıyorum sana
O bir başkasını seviyormuş dediler dün gece
beynime kurşun gibi girdi bu cümleyi duyduğumda her hece
başka bir tende hayat buluyormuşsun
başka bir eli eline en yakışmaz takı yapmışsın
dediklerine göre onunla uyuyup onunla uyanıyormuşsun
Nasılsın
laf olsun diye sormuyorum sahiden nasılsın
ya da seni boşver
yüreğin nasıl
iyi bakıyor musun benden zorla geri aldığına
o senin gibi değil bak asidir söz dinlemez çünkü ben dokundum ona
Sana sormaktan hiç yorulmayacağım bir sorunun damarıma basmasından yazıyorum
Nerdesin ?
Bütün köşeleri döndün mü?
Bütün dağları tepeleri aştın mı?
Hangi eve ulaşırsan ulaş ben az önce o evden çıkmış olacağım.
yine neye içtiğimi unuttuğum bir geceden kaleme sarılıyorum
ama bu sefer suyu biraz daha az koydum
eğer masanızda bir büyük varsa o ben bittim demeden masadan kalkmak saygısızlık olur sanıyorum
gecenin sonunda kusmayı düşünmüyorum
daha doğrusu ben kusmayı becerebilen biri değilim
ben senin susmalarına hep alışıktım da
sen ısrarla seninle konuşmaya çalışan birinin sessizliğe gömülmesinden hiç mi korkmadın?
hâlâ umudu olan insanlar oturur saatlerce kapıyı izler
benim umudumun artık bir kapısı yok
penceresi yok, evi yok.
tabelasındaki harflerin bazılarının yanmadığı eski bir otelin odasından yazıyorum bunları sana
bir şarkı çalıyor sokakta melodisini şimdi tam hatırlamadığım
fazlaca efkarlıyım
çünkü hiç incitmediğim bir kalp tarafından darmaduman edildim
oysa ben babamın milyon kere suratıma vurduğu tokatlarda bile ağlamadım
Oturdum bir kaldırım kenarına iki bira içip kalktım
Özlemekle vazgeçmek arasındaki savaş meydanından yazıyorum sana
Senden vazgeçmek zorunda kaldığımda bile ben üzülmüştüm
Sahi senin o yastığın kafana nasıl dar gelmedi?
Özlemekle didişirken gecelerce…
Bana bir gün olsun hak vermedi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!