Aslında en büyük korkumdun
En aciz cesaretimdin
Şu kahrolası korkular en büyük cesaretlerimdi
Sonra söylediğim en son sözümdün
Şimdi sen bana yokluğumuzun varlık sebebi olduğunu mu söylüyorsun?
En büyük utanç, çare olmak varken çaresizliğin karşısında yiğitlenmekmiş.
En büyük suç, haklıyı haksızı ayırt etmeden güçlünün yanında cesaretlenmekmiş.
En acı olanı da tuzluğu şeker zannedip tadına bakmadan yüzünü ekşitmemekmiş.
Takvimin son yaprağı gibi gece
Eylül biriktiriyorum
Filizlenip yeşerecek günlere
Garip bir insan dünyası olmuş
Hücre ölmüş, beyinler küçülmüş
Ne kadar da zavallılar
Kendi kötülüklerini
Saflık olarak göstermeye çalışıyorlar
Bahar geliyor
Mutlu ol
Kış geliyor
Üşüyor olsan da
Solmayan bir çiçek ol
Yaz geliyor
Ne gariptir o ellerde talihsiz olmak
Haktır aslında sıfatını yolunda bulmak
Çaresiz!
Bitkin!
Mahçup düşmüşken...
Hayat bir tebessümden ibaret
Sözlerimi esirgeyemedim
Azrail oldum, elveda derken
Seni yıllarca bekledim
Kayıp bir limanın kentinden
İtiraf etmeliyim bu sevginin adını koyamadım
Gözlerim körken
Hatırası var bize geçmişin
Camda izi kalır kar tanelerinin
Küçük şeylerle yetinmeyenin
Şimdi hakkını ver verebilirsen
Canım dediğin eski arkadaşların
Yağmurlu bir gecenin ardından içimi dökmek isterdim sana. Nasıl kar taneleri birbirine değmeden üşümüyorsa, yağmur taneleri gibi birbirine değmeden gönlüne düşmek isterdim.
Sessiz Bekleyiş
Ben o koca heybetli denizi
Senin emrine yaratmıştım
Sen ise limandaki kaptanı
O denizin sahibi sandın
Hiçbir ırmak bensiz aşka doymadı




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!