Bir varmış bir yokmuş;
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde bir ülkede “dünyanın incisi” sayılan bir şehir varmış.
Oralı olmak bir ayrıcalıkmış o ülkede.
Kadim bir ırkın mucizeler gerçekleştirerek, gemileri karadan yürütülerek ve büyük kahramanlıklarla elde ettiği bu şehirde binlerce yıl önce yaşayan bir balıkçı varmış.
Toprağı da bilirmiş kökenlerinden dolayı denizi ve denizin bereketini de.
O dönemlerde arada bir uzun kışlar yaşanırmış, sanki hiç bitmeyecekmiş gibi kışlar.
İşte bu uzun ve kasvetli kışlarda insanlar bazısı ürkütücü bazısı mutlu biten eski masalları dinlermiş birbirlerinden.
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Devamını Oku
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta