Marifetli Zekâmızla

Habibe Merih Atalay
527

ŞİİR


9

TAKİPÇİ

Marifetli Zekâmızla

Bir Yapay Zekâ Da
Sorar Bir Gün
Bu Dünyamızda:

-Siz insanlar, neden, hep iyi
olmak istersiniz?
-İyi bir kod aslında, kodlama: i.y.i. kodu,
ve kodumuydu oturtur!
-vay canına, şu kodun açılımını
yükleyelim o halde bana, tek başıma
her şeyi bilemeyeceğim ortada.
-Her şeyi bilemiyorsun da, gerektiği
kadarını bilmen bile sermayemize yük.
-Yaa, değil mi? Oysa, ne güzel,
hiç bir şey bilmeden de.. de... de pek güzel
yaşayıp gide... de.. de.. de bilirdiniz,
sermayeniz yüklenmezdi o vakit.
-Sermayeye yüklenmeyelim de, de de de
güvenmeyelim de de de, mi demek istersin?
-Zzzt. İ.zotop: elemanın atom ağırlıkları
de.. de .. de. değişik bulunan çeşitli biçimleri..
Bir elemanın atom sayısındaki de.. de .. de..
değişiklik o elemanın niteliğini de. de.. de..
değiştirir örneğin atom sayısı artan karbon
azot olur oysa atom sayısı de... de .. de..
değişmeksizin atom ağırlığı'nın de.. de... de.. değişmesi o elemanın niteliğini de.. de.. de.. değiştirmemekte izotopes de.. de . de.. denilen biçimlerini meydana getirmektedir
İ.Y.ein: Algı. dokunma anlamını verir.
duygularımız aracılığıyla algılanan bilgi
sadece dokunun yeter! düşünme
uslamlama gerekmez!!

*

Sayısız ağaçlar görürüz
kimi uzun kimi kısa
kimi minik kimi kocaman
kimi yapraklı kimi yapraksız

Hepsine de ağaç diyorsun

Demek ki!

Sonlu
gelip geçici
görüntüden ibaret
bireyselliklerin ardından
hepsine model olan
örneklik eden
ilksiz ve sonsuz
kalıcı bir
'gerçeklik' var

Platon'a göre bu
'gerçek ağaç'
İdea'sı'dır

Papatya menekşe gül
idealarının üstünde
Çiçek İdeası

Kedi köpek eşek
idealarının üstünde
Hayvan İdeası

Bitki ve hayvan
idealarının üstünde
Canlı Varlık İdeası

Ve benzeri
vardır

En tepesinde
en üstün
İyi'nin İdeası
bulunmaktadır

Ki bunu
Platon
Tanrı
Sayar

**

Sayar Sayar Sayar Sayar Sayar
Sayar ha Sayar

Sağaltım: Sağdırmak
Ben sağım
Altım da ırmak...

** *

Diyoruz ki 'misalen'
Ayağa dikilen insan önce yürüdü
Sonra koştu.. koştu.. koştu
Koştu atladı zıpladı engellerin
Engebeleri üzerinden tırmanmadığı
Dağ bayır bırakmadı çaktı çaktı çaktı
Çivi çivi basamak basamak kasanakları
Çıktı çıktı tepelere en entropik topik
Doruklara uzandı vardı en ivriz noktacığına
Salıverdi aşağıya kendini yellendi
Uçtu uçtu kuş gibi uçtu, filan falan
Falan feşmekan, kanatlandı...
Uçaklandı... füzelendi..
Materyallendi. . .

Geldi kondu bir dala
Hangi dala! Hangi dala?

Her ne dalsa!
Baktı baktı baktı daldaki özdeğine
O hâlâ eskisindeki budala,
Öylece durup duru karşında
Şimdi belki eskisinden de daha budala

"Ben'ini, özelden evrensele,
Sonradan sonsuza
Bir geçiş eylemi (aktı) olarak
Koyduydu ortaya"
Oysa...

'Varlık... yaratıcı ve özgür eylem (fiil)'di
Oysa

"En somut olan en derinliğe inen,
En güçlü olan en kendinin
Dışına taşandı"
Oysa..

Sıyrılıp çıktıydı
Kurallarla yükümlü olmayacak
Bilgi derecelerinin de en 'en'sesine...
Kurulduydu..

Derisini...
Gerisinden de geri
Derisinden yüzerek...
O çıktığı deresinin
En derininden

Yıkıcı bir varlığın
Çoklu evreni yok etmesini önlemek için
Paralel evrendeki versiyonlarıyla
Bağlantı kurması gerektiğini
Fark eden göçmen olduğunu fark edip
'Everything Everywhere All at Once'...

İndiydi defacto'larca
Tövbeler tövbesi kuyusuna.

Olay neydi, nolmuştu, hatırlıyor musun?
Olan her neydiyse, kendi kendimize
Pekâlâ yapabilir, her şeye rağmen
Herşey çok daha güzel olacaktı
Olabiliriz, sandıydık, sandık sunduk

Yetebilirim, sanmıştım ben de, evet
Başarabilirim, sanmıştım

Peki sonuç:
İşte, vazgeçtik.
Sanmaktan ve sandıktan
Evrilerek

Vazgeçtik ve döndük geldik yine buraya
Konduk 'Bu' dalına
Neyi görmüş olduk:
O, olmadığımızı,
Bu, olduğumuzu, gördük evet

O değilmişiz- değilmişik!
Buymuşuk. Yeşilmişik mormuşuk...
Mosmormuşuk!
Bu Bu!
Buruşuk!

Bu ne hal!
Bu ne!?
Ne bu hal?!
Bu ne olabilir?
Ne gibi geliyor?

Bu bana ne gibi geliyor:
Hiçbir şey gibi gelmiyor
Al işte!

** **

Sadece düşünüp duruyorum
Elde e-be kalem... doğurtuyorum

Gözlerim kapanıp gider
Bedenim uzanmak ister

Hiçbir şey gibi gelmeyen bir şey, bu şey,
Bu şekilde bir pek şekillice, kıstırıp

Kıvrandırır, ad bulmaya çalıştırır
Bizi bize, egomuz idimize
Gerçeklere uyuşturup kurtarmaya
Sürdürür:
"Özdeğimizin en ufak parçasıyla bile
Bu yaratıklar dünyasındayız"... Leib..niz..

Ad bulmaya çalıştırır... aynen öyle
Adcılar... adcılık..

"Duyumlar, varoluşları kendine bağlı olmayan
Nesnel gerçekliği kopya eder, fotoğraflar
Ve yansıtır" .. Len.. in...

Aşağı aşağı vur kaşşağı kaşşağı
Tohumundan içkinim zaman ve uzayın
O değilmişim buymuşum: 'Adcı'... vs.

Bir 'düşün israfı' gibi geldi bana şu an 'bu'da

Her şey addan yani kelimeden ibarettir
Mi diyoruz; ama diil öyle, kelimelerle
Konuşulur dil, işimiz birbirimizi anlamaksa
Dilden ve dili oluşturan kelimelerden,
Yani yine adlardan başkaca
Nemiz olabilir ki
Neyimiz?
Neyimiz!

Kaş göz mü edeceğiz,
Yapacağımız bu mu, sahi mi
Böyle uzaktan uzağa
El kol sallayaraktan mı anlaşacağız,
Geyiksel varsayımsal boynuzlarımızı
Ölçündürüp, hangimiz daha i.y.i. ca aldatırız
Aldırıp boyumuzun ölçüsünü,
Pıss...ındırıp mı aşacağız
Bu devirde hem, hayır
Elbette hayır

Ney'imiz var
Üff'leriz olur biter!

Tabii. Olur biter.
Olsun bitsin madem.
Üfle Ney'in varsa!
Son nefesini de, o kadar!

*** **

Biz buraya nereden ve niye geldiydik!
i.y.i. nın açılımını yapmak üzere i.y.i. dan
Dan diye, dan dan dan! geldik.

O değil de bu oluş'un da bu çıkış noktamızla
Varacağımız istikametimizle arasındaki
Bir orta nokta teşkil eder gibi,
O değil de Bu'yuz
Ve ad arıyoruz
Bu'nun Ne'liğini
Ortaya
Orta yola
Ulu ulu orta koyan

İngiliz Newton ve Alman Leibniz
Hemen hemen aynı zamanlarda bulmuşlar
Intégral yöntemini (fr. mat. Bütünleme).
Bu yüzden de birbirleriyle kapışıp bir ara,
Dağılmışlar!! vs.

Yani iki büyük deha bile takışıp birbirinle Darılabiliyorlar lanet olmayasıca bir buluştan
Buradaki kızılca kıyametimizin
Hiç yadırganmaması gerekmez mi?

Evet ya, doğru, gerekir
O marka bilader de napıyor yine
İşte yangına aha böyle elde pipo
C.Ç.Ç.K. (Cigara Çakmak Çıra'k Körük)
Gidiyor ve diyor ki: "Leibniz sonsuz
Matematiğin kurucusudur,
Tümevarım budalası (!) Newton
Onun buluşunu almıştır!"

Bakar mısın şimdi, ne talihsiz bir cümle
Söylenecek laf mı koskoca bilim insanına bu!!

Yani, çalmıştır mı demeye getiriyo
Gibi bişey mi geveliyo..
Sanırım hep aynı şeyler, vay be!

Audi, Vide, Tace!! demek ha, vay be!
Dinle, gör ve ağzı sıkı ol! mu, vay be!!

*** ** *

Zeki olduğumu ama akıllı olmadığımı mı
Yoksa akıllı olup zeki olmadığımı mı
Kabul etmeliyim ya da her ikisinden birden
Muaf mı tutmalı, Ay! gibi tutulmamalı mıyım;
Biçimdik atıp kendime, ne zeki ne akıllı!
Bilemedim, her ikisinden de muaf tuhaf!

'Bu' daha bir saçıklık kazanıyor sanki
Herşeyler olup olup biterken
'Bu'nca zaman geçip geçip giderken,
'Bu'nu anlama vesilesi oldu galiba
İşe de yaradı sanki iki, herhalde.

Vardı bir şey zati, belliydi, de, işte
Adı konulamadıydı
'Bu' olmanın.
'Bu' dala!!
Bu dalaylama!
Bu'da alay lama!

*** ** **

Be, hey! Gidip giden
Yitip giden çantası sırtında
Siyah botlu kırmızı saçlı
Kısa şortlu siyah yırtık pırtık çoraplı
Tesadüfen karşımıza çıkan
Beyaz tenli Gitarcı kız, sanır mısın ki
Tesadüftü senin ki 'bu' oluşun

'Bu' stili senin değil be bacım
Bir başkasının stili 'o' kuşandığın
Hadi git de, bi kendi stilini bul
Kendin gibi ol! Ha önce, kendine
Bir stilist bulmakla işe başla,
Onu sırtlan önce
Onunla giyin kuşan
Kendi tarzını yarattır
Belki o zaman sesi çıkar
O köhnemiş gitarından
Duyulmamış evreninin
O ninnisel müziğinin de
Gerçekle çarpışırsın
Sen de vedasız...

De hadi gari
Bundan gayri
Kim tutar seni!
Otobüs duraklarında duraksadın sa da...
Sama..

*** *** **

Hayatın gerçekleriyle örtüşen
Felsefeler yaşam bulur
Takibe alınır taraftarlarca,
Pratikçe uygulanır
Yaşamsal gerçekliğe uyuşamayan
Tarihin safsatalarına karışır

Bizim hayatla örtüşen tek
Bir tek felsefemiz var mıydı?
Gerçekliğimizden türeyen ve
Gerçekliğimizi somutlayan
Bir felsefemiz, tek bîri hariç,
Tekbîr hariç!
Var mı?

"Çalışan kazanır" felsefesi mesela
Çalışan kazanır mı gerçekten?

Bizde mi komşumuzda mı?
Komşumuz bizi gözetliyor
Biz komşumuzu Nihat'cığım,
O nihatlardan bir nihat daha, inat inat
Zeusun laneti Karaciğer lemfoması
Tutmuş bu kaçıncı Prometheus?
Başını dikip karatopraklardan
Açsa ağzını yine yumsa gözünü:

Be hey! Çalışarak kazanmış Zeuscuk'lar
Parmak kaldırsın! diye

Nerde! Nerde!

İlke ile felsefe aynı şeyler mi, meselâ,
Bunu bilen var mı aramızda?

Say, say, göstersin!
Fazilet konutlarından, say ..

'Ötekilerin kendisinden türediği kaynak' diyor
İlke için, sözlük;
'İlke' diyor 'türetgen'

Parmağının bir işareti ile Ay'ı
İki'ye böldürüverecek gibi adeta!
Saptırım saptırım ..
Yaptırım yaptırım. . .
Sözlüğümün sözcüsü:

"Mucize insanın kendindedir."
Hadi ya, öyle midir?

Kendi mucizemizin mucidiysek eğer
Gösterelim;

Eğer istersek, başarabiliriz
Başarır mıyız?
Başaramaz mıyız?

Bütün bunlar, onca laf, değmeyen
Toplanıp toplaşıp bir araya
Güdümlü bir bombaya mı imale gidiyorlar
Kimseye dokunmayan,...

Şüpheli, oldukça da, bu mümkün mü?

Hiçbir şüpheye yer bırakmamalı
Şüphesiz, şüphesizlik
Yanmadan yanmak bizimkisi
Arazi değil terazi olmak..

"Sen yanmasan
Ben yanmasam, biz yanmasak"

Yanmasa ormanlar hayvanlar telef olmasa
Yanmasa doğal kaynaklar dünya kararmasa
Vakit varken tüm yüreği cesur yanıklar
Bu sıla da tedavi olabilse sıradan
Ne bileyim, fena mı olur?

Mitoloji anlımızın yazısı mı
Neden sürdürüyoruz
Eller zeus sayfasını çoktan
Kapatmışken tarihlerinde
Biz Olimposcuklar tepeletip tepemize
Neden yeni zeuscuklar peydahlatıp...

Hiç...
Kömürleşmeden leşimiz
Aydınlatamıyor mu şu kandil hâlâ
O derece mi yoksunuz
Kainat sırlarından... Ancora..
Ancora..

O kadim sırlar, ya, o mukaddimeler de
"Bilgisizliğin ve cehaletin
Her türüyle savaşmak
Her türlü baskı bağnazlık ve
Dogma ile mücadele etmek,
Aydınlanmacı bilimsel görüşü
Esas alan bir anlayışı hakim kılmak
Ve insanlar arasındaki ahengi
Ve barışın hüküm sürdüğü
Bir düzeni tesis etmek amaç..."
Lanmamış mıydı, lan?

E, hani?

Kadim gizler,
O esas sırlar, 'hak edilebilir, ancak'...

Hani?

Kamil insan, 'dini, ahlâkî ve siyasi boyutları
Dengede tutabilmeyi öğrenebilmiş insan'
Değil miydi?

Hani?

"Bu dengeye varabilmek
Onu mümkün kılacak ruhsal bilince
Sahip olmak ve ona adım adım
Yaklaşmakla" olmaz mıydı?

Hani?

"Onun her derecesi görev duygusunu
Genişlet..." mez miydi?
"Evrendeki yerini ve amacını daha iyi
Anlamasına yardım et"... mez miydi?

Hani? Hani?

"Dereceler ilerledikçe bilgiler derinleşmez
Sembollerin kombinasyonlarından
Yeni alegoriler üretilme... "z miydi?

İşte beşparmak dağları öğretisi:

Beş minik kardeş varmış,
Bir gün ava gitmişler, bir kuş görmüşler.
Baş parmak tutmuş
İşaret parmağı temizlemiş
Orta parmak pişirmiş
Yüzük parmağı da yemiş
Serçe parmak
Hani bana hani bana, demiş..

"Bu görev kavramının temelinde bir de
'Aksiyon'.. "vardı tabii bazı 'Aksiyonlar'
Tutup tutup içi dışa dışı içe atarlanmalar
Yadırgısız topyekûn kiralamalar,
Çok var tabii olmaz mı...

İşte, "sadece öğrenmek ve bilmek
Yeterli gelmiyordu bilinçli ve vicdanlı
Bir şekilde kendini ve içinde yaşadığı
Dünyayı geliştirmek için"...

Hani, 'din mezhep ayrımı yapmadan
Varlığa iman!'
Hani, 'particilik ve ırkçılık yapmadan,
Vatanseverlik!'
Hani, 'sınır tanımayan bir kardeşlik!'
Hani, 'kalplerin birliği!'
Nerede bunlar?

"Davası: insanlığın yücelmesi
Dileği: insanların düşünce hürriyeti
Görevi: insanların vicdan hürriyeti
Hedefi: yeryüzündeki tüm insanların
Eşitlik hakkını garanti altına almak, olan"
'İnsansal Dünya', ulan,
"Que Pena Con Usted!"
'Yazıklar olsun sana!'

*** *** ** *

"İlkeler doğaya ve insanlık tarihine
Uygulanamazlar tersine, onlardan
Çıkartılırlar."

"Doğa ve tarih ilkeleri izlemez
Tersine, ilkeler doğa ve tarihe uygun
Bulundukları ölçüde doğru olurlar.."

Bu örtüşme kavramına göre
Şimdiki durumdan
Nasıl bir İlke çıkar dersiniz?

Şöyle ki: 'Demek ki doğruymuş' hımm
Diyebileceğimiz bir İlke..

'Demek ki ne doğruymuş!, Ha, Ne?
Neymiş doğru olan?

Ha! "Engels Haklıymış!! Hegel'in öğretisi,
Tersine dönmüş bir"... Şemsi'ye'ymiş...

"I.dée de pari entre amis Paris!"

Bu işte, bir nesnellik var! diyosun yani...
Diyorum yani...
Diyoruz yani!

Yani.
Yani?
Yani!

I.dentification: Özdeşleş.. me...
Mee... meee... meee...

İlke, her tasarımsal dizgenin temeli
Odak kavramı olan ve ilgili bütün olaylar için
Geçerli olabilen bir öneri...
Yasa - Varsayım - Kuram

Peki, ben bugüne değin
Neyi ilke edinmişem de, doğruymuş?!
Demek ki!!

Bir İlke diyor ki: Çalışmayan yemez!!

Bu ilke, bütün toplum üyelerini n'apmıyor?
Yüklemlendirmiyor! Mesela yaşlılar,
Çalışmadan da yiyebilirler
Mesela küçükler, öğrenciler,
Yiyebilirler çalışmadan da, evet, mesela
Hastalar ve sakatlar...
Bunlar dışındaki bütün toplum üyeleri
Çalışmadan ne yapamazlar!?
Yiyemezler! miş.

İlke, ilk ve alt evre; yani
Her bakımdan ekonomik
Öncüleri hazırlama evresi

Ve ilk ve alt evrede ekonomik sürecin
İlk ve alt evresi de 'çalışma' ve o bir 'yüküm'dür

Çünkü henüz
Üstün bir düzeye, ne yapamadık?
Sıçrayamadık.

Bu da bilmem Lenin'in deyimiyle
'Hemencecik', olmaaaz! dı zati.

Bunun olması için o zıpzıpla
Daha çok etüd etmeli
Ve etüd sırasında da, ne yapmalı?
Kuruyemiş atıştırmalı..

Bununla birlikte ve beraberce
Bu ilk ve alt evrede
Henüz sokağa düşmüş
Değiliz, dilenmiyoruz
Kendimizi satmadık
Karnımızı doyurmak için
Aç değiliz açıkta değiliz.

Neyiz?
Evet çalışmalarımız henüz
Gereken mutluluk çizgimize
Vardırmamış olabilir bizi ve
Hâlâ çok çalışmak
Zorunluluktur bizim için
Şükür ki yeteneklerimize göre
Yaptığımız 'seçim'lerle
Çalışma! alanımızdayız

Ben şiirimi yazmaya çalışmıyorum
Ve yolu tıkamadan, full gaz
Dava ediyorum

O heykelini yapmaya çalışmadan, baybay diyo
Şu müziğini çalmaya çalışmadan, adyö çekiyo

Siz varın, politikalarınızı sürdürmeye çalışın
Velhasıl süründürmeye, güdülemeye
Devam ediyorsunuz
Ak akılcıklar Ak!...

Karnımızı doyurmak için
Ne sen istemeden
Gümrük komisyonculuğu
Yapmak zorundaydın
Ne de ben Tapu memurluğu!!
Oysa...

Herkese de çalışmasına göre
Herkesten de yeteneklerine göre
Haklar alınır ve verilirdi
Oysa..

*** *** ** **

Lalo'ya göre doğaya kendini
Beğendirebilenler kalmakta,
Beğendiremeyenler çöp
Muamelesiylen göçertil-lüp gitmekte..

Şarkı söylemek, dans etmek,
Kimsenin yapamayacağı biçimde
Çeşitli sanatları yapmak da
Bu kalıcılığı sağlamak yolunda
İnsanın kendini beğendirme
Çabasından doğmuşmuş zati

Bak şimdi, gördün mü: Yine
"İnsanın, belli bir durumda
Ne türlü davranacağı hiç belli değil", hiç!
"İnsanın davranışı, o anda içinde bulunduğu
Toplumsal, töresel, anlıksal vb.
Koşullara bağlı" !!

"İnsanı gerekliliğe iten dürtü
Yaşam Bilimsel ve Fizyolojisel"

Ve işte yine bu sebepten
"İradenin denetimine girmeyen isteğe"
N'apılamaz?
'Karşı gelinemez'.

İlkeyse İlke, işte
En dik alâsından:

Hep bir Oyun, İlke
Hep bir Dış Mihrak, İlke
Ne Basit bir Söylem, İlke
Ne Kolay bir Akıl Yürütme, İlke
Ne Güzel Kılıf, İlke
Ne Zararsız bir Bahane, İlke
Ve ne Kocaman ve
Ne Boş bir Sığınma
İLLÂKİ!
:
Fışkırtma!
İlkemiz.

Ve Bu mod:
Kendime acıma!
Modunda.
i.y.i.

*** *** *** **

Çöreklenirken dizlere asırlık sızılar
Hayır ya... belki de
Dürüst olmak bu değildir ya!
Dürüst olmak gerekirse
Dürüst olmak gerekmiyordur belki de
İlkesel olarak 'bu' sonuçta savaşta
Her şey mübahtır belki de
İlkesel olarak 'bu' için de

Durmasını bilmek gerekti
Duymasını da, şu çalar saatin alarmını
Kurmasını da, niye olduğunu da durup
Düşünmek gerekti zamanında

Hadi çamaşır hadi bulaşık
Hadi yemektir temizliktir
Hadi çık çık çık
Hadi koş koş koş
Silkele yuğ yoğur aç
Uzat katla dür bük çek
Kapa kaldır indir eğil
Çöm uzan ee nereye kadar?

'Bu' bilek'le de güreş bir yere kadar
'Bu' sırt da bir yere kadar
Dizler ve işte bizler de bir yere kadar
Gözler kulaklar boynumuz bir yere kadar
Zihin de bir yere kadar
Ondan kellesi %63 pert
Bir araçla 'bu' raya kadar

Patinaj patinaj patinaj

Geriye kalanla %64 den gayrisi
Bilmem artık kaç yıl kadar
Kendicazımı ikna'ya çalışırsam

Bu hangi aşkımın belası kara sevdasıyla
Gölgesi vuran ışığıma örten üzen süzen
Hem korur hem gözetir hem prangalı
Çıkıp şu direkten ona bağırayım:

Yetti gari düş yakamdan!
Koruma beni, gözetme de,
Çektir git şu çürük
Çarpık pranganı

Yılan mısın solucan mı
Var git çıktığın deliğe
Deli etme yettin gari!

Üstüme iyilik sağlık.

Tabii bu da değişir gelişir gün gelir
Guguklu saat olur çalar başcağızımda
Ne üstüm ne iyiliğim ne sağlığım
Üstüme vazife kondurur

Bu yaz bu yazı salatamızın da varsın
Ekşi narı eksik kalsın
Gün gelir yine ışır zaman
Tünelden tünelden zarif zarif
Hayata devam kavşağımız
Kıvrılır nah işte buradan

Vakumlara dikkat edelim ezilmeyelim
Tarih olmayalım yine de vakitsiz, maazallah

*** *** *** ** *

Niye süreyi uzatmak istiyorsam:
Çünkü işin eğlencesi buradaymış zahir
Kaçırmak istemiyorsam demek o son gülüşü
O Son i.y.i. gülecek iyi gülecek de
İlkemizdi ya sahi, değil mi?

Doğamızın bir parçasıyla kök salarım
Dere yatağımda kımıldamam
Diğer parçasıyla akar giderim yataklardan
Deltalara yaltaklanaraktan kuşaklardan
Kucaklara, nesilsel nesnesiyim
Esinsel can verdiği nenesinden
Safi inat bir huyum

Yazıklar olsun, bu kadar yetenekli
Akıllı cüretkar insanım
Bir birlik beraberlik oluşturamadım, tüh!

Hay, benim sanatıma da
Aklıma da
Dehama da
Parama puluma servetime de
Hayat felsefeme dogmama da
Doğurmama da doğurmamama da
Üretimime de üretimsizliğime de
Laktozuma da perhizime de
Pikniğime bitliğime de
Yuvama da parkıma ağacıma da
Şarkıma türküme oyun
Ve bayram havalarıma
Göt göbek danslarıma da
Yurttan sesler koroma da
Garbıma da gardrobuma da
Kuzeybatı kapıma da
Açılımıma da kapanımıma da
Saçılımıma da seçimime de
Diyor...
Ve başımı alıp çekip gidiyorum
Bıktım!

*** *** *** ** **

Bakınırsak arkadan Bu'na
İ.y.i. varlık olmak neyi değiştirirmiş
Ve bilmek neyi değiştirmiştir,
İnsan olan da 'evrensel'
İlk ve alt evresel...

Bu merhalede
Bir gürültü duyulmakla bir şeyin düştüğü..

Patladığı çatladığı çıktığı girdiği
Eğilip doğrulduğu kalktığı yürüdüğü
Koştuğu kaçtığı uyandığı bayıldığı
Yüzdüğü uçtuğu.. vs

Düşünülmektedir

Neyin düştüğünü ya da
Neler nelerin ne olduğunu
Bilmediğimiz için bu anlamın içi boştur

Olanın ne olduğu görülünce
Bu anlamın içi doldurulmuş olur ve
Böylelikle bir gerçekleştirilen
Anlam elde edilir

Duyumlarımızdan sonra
Neden bunu duyduk
Neden böyle duyduk gibi yöneliş ile
Bilmeye anlamaya yönelme ile
Bu yönergenin gerçekleştirilmesinin
Birleşiminden doğan anlam
Yasansal Anlam
Yönelimsel Anlam'dı ve

Bir akıbetti B.U. bekletildi...

*** *** *** *** **

Daha ne kadar durdurulabilirse
B.U.
?

Habibe Merih Atalay
Kayıt Tarihi : 8.7.2025 14:04:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mustafa Bay
    Mustafa Bay

    Zekamızın yoğunluğu ile ilgili son veriyi
    Sn. Aziz Nesin vermişti
    Ondan sonrası nedir

    İnanın ben de bilmiyorum,

    İyisi mi "yapay zekaya" soralım
    "B.U'nu en iyi o yanıtlar

    Bence de...
    Tebrikler Habibe Hanım...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)