Uyumak için yatağımın içinde kıvranıp dururken, düşüncelerim bir türlü beni rahat bırakmıyordu. Saat gecenin üçüydü. Demek ki günlerden perşembeydi. Bu gün İkibin yirmi bir yılının yedinci günüydü yani. Nerden aklıma geliyordu bu saçma sapan düşünceler bir türlü anlamıyordum.
Yaşamla, ölüm çizgisi ne kadar birbirine yakındı, aman Allah’ım! Ne yaparım şimdi ölürsem? Sahi insan öldüğünde hissedebiliyor mu olup biteni? Nasıl düşünceler bunlar Adnan diyorum, kendi kendime, gerçekten de Saçmalıyorum.
Dönüp duruyorum yine yatağımın içinde. Sabah olsaydı da bir an önce işe gitseydim diye aklımdan geçiyor.. Bazen düşünceler değişip değişip geliyor peşi sıra. Bak şimdi çocukluğumun güzel yılları, ölümü bilmediğimiz, yüzümüzde tebessümün eksik olmadığı yıllar geliyor aklıma. Babam geliyor gözlerimin önüne. Bizi ne kadar çok sevdiği geliyor aklıma. Ama niçin hiç söylememişti ölümlü olduğunu dünyanın, niçin söylememişti çekip gideceğini bir gün! Diye aklımdan geçiriyorum. Sana dargınım baba diyorum kendi kendime, bizi bıraktığın için. Şimdi ben nasıl bırakacağım çocuklarımı yapayalnız bu dünyada? Diye birden karamsarlık kaplıyor içimi.
Şimdi saatin 6.20’si.Hiç uyuyamadım. Çok güzel bir sesle ezan okunuyor. İlahi bir hava kaplıyor her yanımızı. Kalkıp abdest almalıyım diyorum kendi kendime. Saba namazımı kılmalıyım. Yine kafamda delice sorular cirit atıyor aniden. Korkuyor muyum sahi diye soruyorum kendime? Evet, evet korkuyorum herhalde ansızın bu dünyadan çekip gitmekten.
Namazımı eda ettim. Sanki biraz rahatlamış gibiyim. Bir huzur geldi gibi sanki. Bir teslimiyet huzuru bunun tam tanımı. Yeniden yatağa uzandım. Eşimin hiç bir şeyden haberi yok, benim bu saçma hallerimden. Melekler gibi uyuyor şimdi, sonsuz bir rüyaya dalmış gibi. Sahi o ne düşünüyordur diye iç geçiriyorum. Acaba onunda kafasında da delice düşünceler cirit atıyor mu? Diye düşünüyorum.
Saat sabahın 7.30'u.Kalkiyorum, uzun uzun ayna ’ya bakıyorum. Sanki gözlerim biraz şişmiş gibi geldi bana. Sonra yüzüme baktım, ne kadar saf ve sakindi güzel yüzüm. Güzel bir yıkıyorum yüzümü. Suyun soğukluğu beni kendime getiriyor. Sabah işe gideceğim. Eşimde işe gidecek tabi. Bu benim bahanem oldu, Kahvaltı hazırlamaya koyuldum. Deli miyim ne? Konuşur oldum sanki biraz, kendi kendimle, bu ne hal bendeki ya rabbim.
Çaydanlığı ocağa koydum. Yumurtaları kaynamaları için hazırladım. Yumurtanın birinin hangi tavuğun olduğunu fikri sabitlendi beynime. Evet, evet oydu, bu sarı tavuğun yumurtasıydı kesinlikle oydu, eminim.
Ceylan ben seni vuramam
Saklananıp beni süzme ne olur
Ceylan ben seni vuramam
Tenhalarda bir gölgeyim
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta