Bu Eylul Akşamı
Bu eylul aksaminda ölürüm ben.
Bu eylul aksami bu ask kadar zehirli,
terkedilisler kadar huzunlu, aksam ruzgarlarinin tene vurusu gibi urpetici.
Öldürürse beni bu eylül aksami öldürecek.
Iste bu eylul aksamidir tenimi kanatarak beni tuketen.
Ben ölürsem bu eylul aksaminda ölürüm.
Ben ölümü ve huzunu bu eylul aksaminda yasiyorum.
Bu eylul aksaminda akarim ben, kanayan bir ask gibi, yasa bürünmüs genç bir ölüm gibi.
Seviserek, aglayarak ve ölerek akarim ben bu eylül aksamina.
Beni ve herseyi koynuna alarak, bir meçhule hüznüyle götürürecek,
bütün asklardan ve kadinlardan korkarak,
ölümü ve aski bu eylul aksaminda yasayarak.
Bu Eylül aksaminda ask aci, bu eylül aksaminda yalnizlik zor;
Bu eylul aksaminda her sey cok zor, onun icin ben bu eylul aksami ölürüm.
Baslayanin bitene, bitenin baslayana dokundugu yerdir 'EVET' denilen o an, bu eylül aksaminda.
Beynimden okudugum su cumleler geciyor bu eylul aksaminda
'Bir kadın çok sevdiği birini içinde öldürmek istediğinde iki şey yapabilir, ya intihar eder ya da başka bir erkeğe gider... İkisinde de kadın ölür, hangisini seçerse seçsin o erkeği öldürebilmek için kendisine zarar vermek zorundadır. O erkek onun, o kadar derinine yerleşmiştir ki, kendisine zarar vermeden ona ulaşıp, onu öldüremez.'
Bu eylul aksaminin ici, aci dolu.Iste bu yuzden butun asklardan ve kadinlardan korkuyorum.
Iste bu yuzden, ölürsem ben bu eylul aksaminda ölürüm.
7-Eylul 2002 aksami
Şahin AydınKayıt Tarihi : 6.10.2002 12:33:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

'OKU BAKALIM BİRE CAHİL ESİNLEMEMİ VAR ÇALMA MI VAR..Laf olsun diye bir şeyler yazıyorsun işte. '
Eylül
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli, bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı, terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Akşam rüzgarları; tene dokunan bir kamçı kadar şehvetlidir.
Ben her yıl ölümü ve aşkı bu ayda beklerim.....
Ve eylülün çıplak ayakalrına bir yazı bırakırım.
Eylül sabahları; kılıçlar kadar keskin ışıltılarıyla
tenimi kanatarak uyandırır beni.
Ben eylüle akarım.
Bir hüzün gibi akarım ben eylüle kanayan bir aşk gibi,
siyah şallara bürünmüş, genç bir ölüm gibi akarım.
Sevişerek, ağlayarak ve ölerek akarım ben eylüle.
Her yıl, hep aynı vakitte, geniş bir ırmak gibi
bütün hayatı berrak sularında yıkayarak gelir,
beni ve herşeyi koynuna alarak,
bir meçhule hüznüyle emzirerek götürür hep.
Kadınları ve hüznü eylülde severim...
Keman konçertolarını,
akşam saatlerinde bir bir ışık yangını ile kıpkızıl tüten
yalnız ağaçları, ürkek tebessümleri ve edepsiz kahkahakarı severim.
Lacivert bir deniz benim ellerimde oynaşır.
Sahiller, yaşlı bir kadın gibi kendine terkedilir
Şarkılar, incecik bürümcükten acılar vaad eder her dinleyene
Bitenin başlayana dokunduğu yerdir eylül...
Onun için yanık yanık tütsü kokar,
Onun için değdiği yeri kanatır.
Eylülde aşk, eylülde acı, eylülde yalnızlık zordur,
eylülde herşey zordur, ben eylülü onun için severim.
Eylül ışıklarında çırılçıplak ruhlar yıkanır
Herkes herşeye kapısını aralar 'bir aşk oluverir aşinalık'.
Ölüm kıvırcık saçlarını hayatın göğsüne dokundurur.
Aşkı ve ölümü ben hep bu ayda beklerim.
Nasıl da mahsun ve nasıl da tehditkardır.
Ben eylülde bütün aşklardan ve ve kadınlardan korkarım...
Ben her yıl eylülün çıplak ayaklarına bir yazı adarım.
Ve ben eylüle akarım
Bir hüzün gibi akarım ben eylüle,
kanayan bir aşk gibi akarım,
Siyah şallara bürünmüş bir genç ölüm gibi akarım...
Ahmet Altan
iki şiiride lütfen iyi karşılaştırın.Asıl büyük hırsız olan Ahmet Altan'ıda ben şiddetle kınıyorum.
TÜM YORUMLAR (5)