Bahar geçti, yaz bitti, hazan gelmek üzere,
Gönül bahçemde kalan son çiçek solmadan gel...
Gökyüzüm kapkaranlık, yağmur inmek üzere,
Fırtına yüreğime, gönlüme dolmadan gel...
Yık, dök hatıraları, yak tüm mektuplarımı,
Sil gönül duvarından bütün anılarımı...
Kopart defterden bile, yırt,karala adımı...
Sen sevdamı bil ama, beni hiç bilmeden gel...
Anlat tüm dostlarına, hep böbürlen, küçümse...
“Bu aptal beni sevmiş, haberim bile yok” de...
Aldırma sen gözümden süzülen yaşa bile...
Kara toprağa düşen gözyaşım dinmeden gel...
Yalan mıydı her sözün, hiç mi sevmedin beni?
Oysa öyle tertemiz sevmiştim ki ben seni...
Anlamadın sevgimi, duymadın hiç sesimi...
Bu aşkım, bunca sevgim nefrete dönmeden gel...
Fırtına yüreğimde, hep karakış,hep tipi,
Bir alev ki gönlümde ayrılık bir kor gibi...
Bu sevda öyle beter, öyle acımasız ki...
O ateş önce kora, kor küle dönmeden gel...
Sonu yok bu sevdanın, ben bunu bile bile,
Her an seni yaşadım, o sonsuz sevdan ile...
Öyle azap verir ki, yokluğun bu gönüle,
Yüreğimde bu azap, bu acı dinmeden gel...
Bu kara sevda ancak kara toprakta biter,
Acısı diner sanma, mezarda bile tüter...
Can çekişir yüreğim, bedenim ondan beter,
Bu sevda çoktan ölmüş, bari ben ölmeden gel...
Kayıt Tarihi : 4.11.2006 16:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Mürsel Adıgüzel
TÜM YORUMLAR (4)