hayâtim şiir Ruhuyla gecti söyleyeceklerim bukadar
Özlemle kanayan bir kalbim var benim.
Boğazımda tel örgülü sözcükler besliyorum,
Senin adını ezberleyerek
dile gelmek o kadar da kolay değil.
Bu dikenli sözcüklerimin sana ulaşması için.
Başladığım yerdeyim.
Seni yaşadığım yerde. Asla terk edemediğim sen şehrinde.
Gözlerinin kıyısında biraz seni yudumlarken arada sırada atıştırıyorum dudaklarını.
Tadının damağıma takıldığı yerdeyim.
Sen çilingirinde kaçıncı büyük kim bilir.
Gökyüzünün yazılmaya müsait olduğu bir yerden, dilediğimiz yere gidiyor olmanın seyir defteri yanımdaydı. Çiçekli. İçerlediği, sevdalı şarkılar not edilmiş, sevdanın her halinden bahsedilip kabul edilmesi beklenirmiş. İçerlediği, seni seviyorum' la biten şiirlermiş. Henüz tüm sayfaları bitmemiş, gökyüzü hâlâ müsait, inilecek müsait yere gelinememiş.. Seyir, henüz güzel. Hâlâ, seyir bıraktığım gibi, kedere değen; yine de İçimde, gökyüzüne dönen bir kaplumbağ var; yeryüzünün hasretini çeken bağrına. Etrafında kargalar, yoldaş mı olur, sanır Gün olur gökyüzüne sırt döner diye ümitle kabuğuna çekilir de bekler. Gün olur, devran döner, diye Kaçak gülüşler sonesi, nükseder defterimde bazen. Gizlerim. İnsan, çalınmasın diye saklar kıymetlisini.
Ben senin en çok sesini sevdim.
Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi.
Önce aşka çağıran, sonra dinlendiren.
Bana her zaman dost, her zaman sevgili.
Ben senin en çok ellerini sevdim
Kalbine biriktirdiğim cümlelerimin,
şiir izleri teninde durur.
Ben kaybolsamda seni şiirlerimden tanırım.
Bilmediğim şiirlere hiç dokunmadım.
Çizgisiz kağıtlarda çizdiğim en doğru çizgimsin.
Bahçesinde kendime benzeyen bir şey aradım, umduğumu ve bulduğumu da tonuma varsaydım. Tıpkı o'nda umduklarım ve bulduklarım gibi. Ki tonlarcasına bu yüzden kör olmuştum. Nedir seni bu denli güzel gösteren?
Anlatabilir misin mesela,
Dudakların ile burnun arasındaki ince çizginin güzelliğini?
Tabi şimdi bir süre gülersin, çocuksu bir düşle.
Sanırsın ki, kadim bir kentin tüm güzelliklerini dudakların arasında saklıyorsun.
Sanırsın ki, kelebekler gülüşlerine ömrünü feda etmek için yaratılmış.
İzin verirseniz kuşlar da konacak pencereme.
Kalmaktan kastım, kaldığım yeri aşındırmak değildi, hâl bu ki. - öylesine salınan püsküllü otları kıskanıyorum bazen. bazen de, üzülüyorum yol kenarlarındaki, gelip geçenin tozunu yutarak serpilen ağaçlara. dem vuruyorum bazen de, sürekli koşmaktan yürümeyi unuttuğuma. Bağrıma basar gibi seyrettiğim dalıp, duvarıma astığım; kırılmış da, solmuş, kopuk yeşilleri de kendimden kıskanıyorum. Alınıp da kimse bir halimi duvarına asmadı beni, diye. Ki o zaman, kendi ipimle, su kuyularına inecekken, kendimi astığım, düş ettiğim heybetli bir ağacın yaprağı en seyrek dalından. Rüzgârı, bu daldan salınırken hissediyorum en çok. seviyorum. salınarak yaşamak oldu huyum
Umutsuz bir gecenin nihayetindeyim
Bir hayli yorgunum,
Düşünüyorum da beyaz bir güvercin mi yollasam sana,
Seni anlatan şiirler doğar mı yarına ?
Bilirsin haylazın tekiyim frezya
Toprak rengini aşındırıyor his,
ve,
yeşereceğini ümit ettiren dünleri ektiğinden söz ettiriyordu.
Çürük diş kokusunu vuruyordu yer
yüzüme,
Hissediyor musun? ne, zaman seni hissetmeye kalksam şair oluyorum yeniden dokunmaya cesaret edemediğim kalbinde şiirler büyütüyorum.seni sevdikçe hûnerlenen dilim, parmaklarıma dökülüyor, bir gülüşüne içimde kanat çırpan dünyanın heyecanına sığınıyorum. Öyle bişey ki seni sevmenin telaşı, 5 yaşındaki çocuğun şiir okumaya çalışması kadar samimi, turnaların göçü kadar özgür, kavuşması imkansız dağların umudu kadar vuslat.. asrın dengine êhil olmayan, başka zamana ait belki de ama uğruna inanılacak kadar Sevda. Gidilecek yol...



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!