Bol Köpük Mizah Şiiri - İbrahim Şahin 2

İbrahim Şahin 2
735

ŞİİR


25

TAKİPÇİ

Bol Köpük Mizah

Bölüm I: Köpük Gölünün Sırları
Köpük gölü, sıradan su kütlelerinden çok daha fazlasını vaat eder. İlk adımını attığında, su yerine masmavi köpük tabakası hissettiğini fark edersin. Bu tabaka öyle hafiftir ki üzerine bastığında değil battığın, aksine üzerindeki köpük katmanları seni kucağına alır.

Köpük kristalleri: Minik, gökkuşağının her rengini yansıtan geometrik yapılar.

Su perileri: Elbiseleri baloncuk tanelerinden dokunmuş gibi, her adımda inci tozları saçar.

Gülüş kayaları: Gölde yüzeye fırlayan yürüyen taşlar; adımların üzerine geldiğinde kendi kendine şakırdar.

Bu gölün derinliklerinde gizli bir mistik melodi yatar; köpükler patladıkça notalar yükselir ve rüzgârla birleşerek bir orkestra kurar. Sakın tabandaki suya kulaç atmaya çalışma; çünkü o gerçek sudur ve senden tüm baloncuk mucizesini çalar.

Bölüm II: Baloncuk Defilesi
Gölde ilerlerken, karşı kıyıda kurulmuş bir defile podyumu görürsün. Buraya “Baloncuk Defilesi” denir ve moda butikleri değil, köpük kuyumcuları eserlerini sergiler.

Kabarık Köpük Kıyafetleri: Kumaş yerine korkusuzca köpükten dokunmuş tasarımlar. Bir adım atınca kabarır ve üç metreye kadar yükselir.

Baloncuk Aksesuarları: Küpeden kolyeye, bilezikten şapkaya kadar her parça, minik patlayıcı baloncuk zincirlerinden oluşur.

Köpük Makyajı: Yüzüne uygulanan holografik köpük katmanları, gülümsemeni ışığa çevirir.

Sahne ışıkları yanıp sönerken mankenler değil, dev çay kaşığı kuklaları süzülür. Her biri yanından geçerken, ardında rengarenk köpük izleri bırakır. Sen de izleyici koltuğunda otururken; arada patlayan baloncuklarla sende en tuhaf hızlanmayı hissedersin: bir gülme, bir nefes tutuşu, sonra yeniden kahkaha.

Bölüm III: Gıdıklayan Ruh Sarayı
Defileden uzaklaşıp gölün kenarında yükselen bir saray belirdiğinde, burası “Gıdıklayan Ruh Sarayı”dır. Kapıları köpükten bloklarla örülüdür ve içeri adım atar atmaz gıdıklama kulaklıkları takılırmış gibi omuzlarına baloncuk rüzgârı eser.

Tüy Fısıltıları: Zarif bir tüy, omzuna konarken minik bir kahkaha tınısı çıkarır.

Kahkaha Koridorları: Duvarları gülen yüz desenleriyle dolu, her adımda duvarlardan yankılanan sesler sana eşlik eder.

İç Gıdıklama Kulesi: Yedi katlı bu kulede, her katta farklı bir gıdıklama balonu patlar; yükseldikçe daha tuhaf melodiler duyulur.

Burada en büyük ödül, kendi ruhunun pencere kenarına geçip baloncukları izlemektir. Her bir baloncuk, içindeki küçük mutluluk zerrecikleriyle senin en derin gülme dürtünü tetikler. Ruhun hafifler ve mantığın en absürt şakalarla dans etmeye başlar.

Bölüm IV: Absürd Rüzgâr Bandosu
Sarayın avlusunda bekleyen “Absürd Rüzgâr Bandosu”nu keşfetmek için çağrı yapılır. Müzisyenler minik davulları tencerelerle, flamenko kaşıkları silikon pompalarla değiştirir; ortaya çıkan ritimler ise hiç duymadığın türden bir festival marşı gibidir.

Tencereden Zil: Her davul darbesi bir zil sesiyle karışır.

Kaşıktan Flamenko: Kaşıkların ahenkli tıkırtısı, ayak takip etmeden duramayacağın bir ritim oluşturur.

Şaşkın Kuş Korosu: Müzisyenin ardındaki hologram kuşlar, her nota patladığında ansızın ötüşe geçer.

Dans Eden Mantarlar: Mermer zemin yerine, minik mantarlar yükselir; adım attıkça patlar ve ayak tabanını minik masajlarla okşar.

Bu bando, senin kahkahanı adeta bir enstrüman gibi kullanır. Her gülme enerjini ritme katar, perkusyon partisyonunu senin neşenle yeniden yazar. O kadar absürttür ki, sesi dalga dalga yayılırken bile kulağında minik baloncuklar çat diye patlamaya devam eder.

Bölüm V: Köpüklü Şölen Sofrası
Gece çökmeden önce, festival alanının merkezindeki dev kazanlar kurulur ve “Köpüklü Şölen Sofrası” hazırlanır. Burada yemekler sadece tadıyla değil, köpüğün hafifliğiyle de öne çıkar.

Keşkek Bulutları: Tahıllar ve etler, minik köpük kafesleri içinde pişirilir; kaşık her daldığında bulut kadar hafif damak tatları patlar.

Tuluktan Yayık Tereyağı: Katı ter ve geleneksel teknikler bir araya gelir; her lokmada tarih ve köpük aynı anda dans eder.

Batırmalı Atıştırmalar: Ekmek dilimleri, aromalı yoğurt ve biber karışımına batırılır; dış kabuğu ince köpük tabakası gibidir.

Köpüğümsü Şerbetler: Meyve suları, minik baloncuk makinelerinde köpürtülerek sunulur; yudum yudum damağını neşeden çalkalar.

Bu sofrada, herkes kaşığı baloncuk patlatma yarışı için kullanır. En çok kahkaha çıkaranı onurlandıran bir madalya yerine, dev bir baloncuk küresi hediye edilir: “Neşenin Koruyucusu”.

Bölüm VI: Gece Yarısı Köpüklü Konser
Güneş batarken sahnenin ışıkları köpük topu fenerlerine dönüşür. “Köpüklü Konser” başlar; her nota çıkarken arka plandan minik köpük püskürtücüleri çalıştırılır. Sahnedeki sanatçılar:

Sazla Köpük Yansımaları: Tellerden çıkan her melodiyle sahnede köpük hayaletleri dans eder.

Davuldan Köpük Vuruşları: Derin bas vuruşları, yerden yükselen köpük çemberlerini senkronize eder.

Şarkı Söyleyen Baloncuklar: Dijital efektlerle seslendirilmiş baloncuklar, şarkıya ek melodik tınılar katar.

Sahne önünde dans eden kalabalık, kendini bir köpük labirentinde bulur. Adımlarınla patlattığın köpükler, ayak izlerini yansıtan renkli izler bırakır. Konserin finalinde, birbirinden kopan köpük topları gökyüzüne yükselerek taşıyıcı rüzgârlarla kaybolur ve geriye sadece saf kahkaha ve hafif bir köpük kokusu kalır.

Bölüm VII: Sabah Olana Dek Süren Saz Söz Sohbet
Gece yarısının ardından “Saz Söz Sohbet” ateşi yakılır. Çadırlar arasında yayıkta yoğrulan hikâyeler, çay kaşığının tıkırtısıyla harmanlanır:

Anılar Ünitesi: Katılımcılar en absürd baloncuk anılarını anlatır.

Ritim Atölyesi: Ellerinle tepeden köpük çıkartan ritim aletleri yaparsın.

Gelecek Hayalleri: Köpük dünyasını daha da absürt kılacak prodüksiyon fikirleri paylaşılır.

Sohbetin sonunda herkes, kendi ruhundaki en hafif baloncuk sevgisiyle çadırına çekilir. Gökte ince bir köpük bulutu gibi görünen ay, festivali selamlayarak yavaşça kaybolur.

Epilog: Hayata Köpük Gözlükleriyle Bakmak
Artık festival sona erdi, ama senin içindeki köpük öyküsü devam ediyor. Günlük hayatın ciddiyeti içinde, ufak bir baloncuk bile seni absürd bir gülümsemeye davet eder. Fincanında köpüksüz kahve kaldığında bile, hayal gücünle sahne kurup minik patlamalar yaratabilirsin. Çünkü gerçek sihir, her an kendi ruhuna renkli baloncuklar ekleyebilmekten geçer.

1500 sözcüğün sonunda, al sana bir köpüklü manifesto:

Neşeni patlatmaktan çekinme.

Absürtlüğü kucakla.

Hayal ettiği her anı baloncuklarla süsle.

Artık gözlerin köpük gözlükleriyle baktığı sürece, dünya her daim neşeyle dolup taşacak

İbrahim Şahin 2
Kayıt Tarihi : 13.7.2025 06:51:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!