Böylesine sebepsizce hırpalanmış bir bedenin hayatın şartlarına karşı durması artık imkânsız hâle geliyordu...
Dağılmış düşünceler bunlar, darmadağın bir yaşamın ardına yerleşen azap ve ihtiras karşıtı birleşimlerin bedene düşecek izdüşümlerine verilen bir mücadele gün gün parçalıyordu bedenin direncini...
Pişman olunamayan bir geçmişin içine sığdırılmış harap yıllara yayılmış, yıkık yaşamların varlığından da vazgeçilmesi imkânsızdı, çünkü yaşanmışlıklar bir oya gibi gün gün işlenmiş bir yaşamın içindeydi aslında acı ve mutluluklar... İkisini birbirinden ayırmak mümkün değildi, birinin bittiği yerde bir diğeri başlıyordu...
Mutluluk bedensel olarak terk edilemez bir istekti, acı ise elde olmayan sebeplerle art arda yapışıyordu birbirine günbegün...
Ben kimdim, bu etken güçlere karşı koyamayan...
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta