Heybetini kaybettiğinde yüce dağlar ve gökyüzü,
Mavi deniz renk tonajını mâvera’da yitirdi,
Nisan yağmurunun lezzeti kalmadı susamış bile olsam,
Kumrular içimdeki notalara dokunamıyor artık,
Duyamıyorum kuzuların melemelerini,
Akli melekelerim izin vermiyor buna,
Dağları zapt ettim kaçamayın diye,
Göğsümde bir zindanın demir parmaklıkları,
Biliyorum farkım yok ateşin etrafındaki pervaneden,
Biliyorum iki can taşıdığımı içimde,
Teselli etmekle geçti ömrüm şizofreni bir gönlü,
Hüzün konardı pencereye konan bir güvercin gibi gönlüme,
Genç görünmek ve ihtiyarca bakmanın arasına sıkıştım ,
Durgun bir deniz,hayalet bir şehir gibi hafıza kayıtlarım,
Müzikali eksik olmaz zihnimde kavalcıların,
Perva etmiyorum cinnetle boğuşmaktan…
Yokuşlara tırmanmamın zor olması bu kadar,
Bin yıldır ecdadımın düzlükte olmasından mı ?
Yayla suyu gibi soğuk ve serin içim,
Öylesine efsunlu buz keser parmaklar,
Esrarını kaybediyor canlı yoksa içinde,
Boş yere akıp giden isimsiz pınarlar,
Bir hiç olmakla bende varım demenin arasında bir yerdeyim,
Ne yerdeyim ne gökte,
Ne sırdayım ne serdeyim,
Bilmediğimi bildiğimin lezzetini aldığım için bilemeyeceğim bildiğinizde aldığınız lezzeti,
Bu hâl nedir ? Bu hâle razıyım da beni bu hâle getiren hâl nedir ?
Bedevî
Kayıt Tarihi : 4.6.2025 21:15:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!